BAĞLANMAK NE DEMEKTİR?

İsmailağa cemaati, adını aldığı Çarşamba İsmailağa’da bir zamanlar imamlık yapan ve emekli olduktan sonrada orada ikametini sürdüren Mahmud Ustaosmanoğlu veya kamuoyunda bilinen adı ile Mahmud Efendi’nin etrafında toplanan talebeleri, dervişleri ve sevenleridir.
 
Cemaat diye adlandırmak yerine hiçbir dünyevi çıkar olmaksızın gönül bağları ile birbirlerine bağlı olan ahiret yoldaşları, ahiret kardeşleri demek daha doğru olur herhalde. Bu sebepledir ki müritlere ‘İhvan’ yani ‘kardeş’ denilir.
 
Cemaatten olmak veya olmamak diye bir şey yoktur aslında. Mahmud Efendi Hazretleri’ne bağlanmak veya bağlanmamak vardır. Bu bağlılık yukarıda belirttiğimiz gibi gönül bağıdır.
 
BAĞLANMAK NE DEMEK?
 
Bağlanmanın esası şudur; Tasavvufta bir müridin yapması gereken zikir ve fikir dersleri vardır. Ehli tarafından talim edilen bu dersler, genellikle sayıları belirlenmiş ‘‘Allah” ve ”La ilahe illallah” lafızlarının kalpten ve dilden tekrarlanması ile başlar,  kalbe yerleştirilmesini hedefler. Bununla beraber zihni de Allah ile meşgul edebilmek için ‘rabıta’ ve ‘murakabe’ adı verilen ruhsal iletişim dersleri vardır.
 
Hedef Allah’ın rızasını kazanmak ve cemali ile müşerref olabilmektir. Çünkü bu dersleri bıkmadan usanmadan hakkıyla yapanlar dünyada öyle tecellilere mazhar olurlar ki, bu husus tarif edilmez.
 
Ben bu dersleri yapmak istiyorum diyerek ders talimi alanlar böylece bağlanmış olurlar. Yani bağlılığın manası budur. Ders alamadığı halde Efendi Hazretleri’ni ve ihvanlarını gönülden sevenlerde mahrum olmuyorlar ancak bağlanmak yani şeyhin elinden tutmak ile sadece sevmek arasında çok fark vardır.
 
BAĞLANMAKTA HEDEF NEDİR?
 
Öncelikli hedef Allah’ın rızasını kazanmaktır. Tasavvuf bunun için düzenli bir hayat kurmanızı ve yaşamınızı sağlamak içindir.
 
Allah’ın rızasını kazanmak cemal perdesini aralamak, ona dost olabilmek için sünnete bağlılık ve Zikrullah gibi insanın yaratılış gayesini hatırlaması sağlanır.
 
Bağlı olduğunuz mürşid, size, yapmanız gereken zikir miktarını söyler. Farz ve sünnetlere uygun yaşamınızı tembihler.
Mesela tarikatın başında verilen ilk ders kalpten söylenen 5 bin Allah lafzı ile başlamaktadır. Bunun yanında rabıta ‘ruhsal iletişim’ derslerinin yapılması da istenir. Sonraki derslerde ‘La ilahe illallah’ lafzı her ders sayısı artacak şekilde uygulanır. -Bir ders demek bir yıl demektir-
 
Yapılan zikirler, rabıtalar, murakabeler sizin ruhsal olgunluğa ulaşmanızı sağlarken bir taraftan da Allah ile irtibatınızı kuvvetlendirir.
 
Yani bağlanmak sadece Allah için, Allah yolunda ve Allah ile beraber olabilmek adına yapılır. Mürşid sizden dünyalık bir menfaat beklemez. Allah’a iyi kul olabilmeniz onları sizin adınıza sizden çok memnun edecektir.
 
Şimdi bir düşünün;
 
Sadece namazlarda elinize aldığınız tesbih ile 33 Sübhanallah, 33 elhamdülillah, 33 Allahuekber diyorsunuz, bunun dışında hiç elinize tesbih alıp yada almadan Allah’ı zikredebiliyor musunuz? Zikredenler bile alelade bir şekilde akıl başka şeyler ile meşgul, kalp başka başka şeylerle meşgul. Yani dil Allah derken kalp yallah der.
 
Seven sevdiğini ne kadar hatırlar? Âşık maşukunun adını acaba kaç kere diline alır? Veya dilinden hiç düşürür mü?
 
Hiç Allah’ı zikretmez ve hatırlamazken tasavvufa girince ilk ders ile birlikte günde beş bin 5000 defa Allah’ı zikretmeye başlarsınız. Tasavvuf sadece bu yönü ile bile yeter.
 
Bağlanmanın amacı işte budur.
 
Allah’ın razı olduğu iyi bir ‘kul’ olabilmek adına yardımlaşma, dayanışma…
 
www.ihvanlar.net

PAYLAŞ