2002 UMRESİ RESULULLAH’A İTAAT

TARİH: 19.03.2002 –

KONU: RESULULLAH’A İTAAT

  Çok memnun oldum o kadar uzak yoldan geldiniz. Allah da sizi memnun etsin. Bu günkü okunan aşrı şerif Bakara suresi, sayfa yirmi dört, ayet 151’den 154’e kadar.
   Meali:
   ‘’Nitekim (kıbleye döndürdüğünüz gibi) içinizde, kendinizden bir resul gönderdik. O size ayetlerimizi okuyor. Sizi (şirk ve günah kirlerinden) tertemiz yapıyor, size kitap (Kur’an)ı ve hikmet (fıkıh ve süne)i tam manasıyla öğretiyor ve size hiç bilmediğiniz (düşünmekle de, bilmek imkânını bulamayacağınız nice) şeyleri ziyade bildiriyor.’’

   Cenab-ı Hak bize bizim cinsimizden bir resul gönderdi. Bize Allah’ın ayetlerini okuyor. Eğer Allahu Teala Resulullah’ı bize vasıta etmeseydi ebedi Allah’ın ayetlerini okuyamazdık. Bu ne büyük şey! Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize, kâinatı ve her zerreyi yaratan Allah’ın ayetlerini duyuruyor, lakin kıymetini bilen az. İnsanlar dünyaya kaçıyor, dünya bizi çalıyor sonra kaldırıp atacak. Ahireti de kazanmadı isen ne olacak?

   O peygamber sizi maddi ve manevi kirlerden ve paslardan temizliyor. İnsanın inancı kötü olursa su ile temizlenemez, bütün denizi döksen yine temizlenemez. Resulullah’ın getirdiği temizlik bizi temizliyor. Şirkler, küfürler, isyanlar dolu ortalık ne olacak halimiz?

   Ayrıca Peygamber Efendimiz bize Kur’an-ı ve hikmeti (sünneti) öğretiyor, bir de bilmediğimiz şeyleri öğretiyor.

   Bakara Suresi ayet 152:
   ‘’Öyleyse siz beni (itaat ve ibadetle) zikredin (anın) ki, ben de sizi (sevap ve mağfiretle) zikredeyim. Ve bana şükredin (sakın bana) nankörlük etmeyin.’’
   Ayet 153:
   ‘’Ey iman edenler! Sabırla ve namazla (Allahuu Teala’dan) yardım isteyin. Muhakkak Allau Teala Hazretleri sabredenlerle beraberdir.’’

   Cenab-ı Hak buyuruyor ki:
   ‘’Ey müminler! İki şeyle yardım talep edin: Sabır ve Namaz.’’ Sabretmezsen, namaz kılmazsan yardım yok.

  Ayet 154:
   ‘’Ve Allah yolunda öldürülenler hakkında ölüler demeyin. Bilakis (onlar) diridirler, fakat siz (onları hayatını) hissedemez (anlayamazsınız).’’

   Cenab-ı Hak bunları bize okuyor, bunları düşünelim, anlamaya çalışalım. Elhamdülillah bu kadar tefsirler yazıldı. O yazıyı da biliyorsunuz, okuyup düşünelim, dert edinelim. Yan kesici tv. İnsanı yandan kesiyor, yolundan alıkoyuyor, sabaha kadar uyutuyor. Ne ibadet, ne zikir, ne tevhid yaptırıyor. Öyle gidiyoruz, bakalım nereye gidiyoruz.

   Ahiretin iki tarafı var, ya cennet ya cehennem. Eğer Kur’anla yaşadı ise cennet bahçesindedir. Eğer Kur’ansız yaşadı ise cehennem çukurundadır.
   Cehennem çukurunda olmak ne zor şeydir. Onu düşünen hiç yanlış yapmasın, lakin düşünmüyoruz! Ölenler ne oluyor? Zannediyorlar ki toprak oldu çürüdü gitti. Hâlbuki ne kayboldu ne bir şey. Beden topraktan alındı, tekrar toprak olacak. Ruh çürümeyecek toprak da olmayacak. Eğer ruh bedenle bir arada iken İslamı yaşadı ise yeri cennet bahçelerinden bir bahçedir. Eğer İslamı yaşamadı ise cehennem çukurlarından bir kuyularındadır.

   Ruh eriyip çürümüyor. Dikkat edelim de kendimizi azaba düşürmeyelim. Nasıl azaba düşürmeyelim?

   Bazı hanımlar diyor ki ben tv istemiyorum kocam istiyor. Bazı kocalar da diyor ki ben tv istemiyorum karım istiyor. Bazende anne baba istemiyor çocuklar istiyor. Birbirimize hep bela oluyoruz. Yarın ahirette insan diyecek ki niçin ben kocamı dinlemedim, çocuklarımı dinlemedim. Mevla’nın sevmediği şeye baktım diyecek. Bunları düşünelim, bunlar hep sorulacak. Zikrullaha çok devam edelim. Onun sebebiyle bütün günahlar erir.

  ‘’Bir kez Allah dese aşk ile lisan
   Dökülür cümle günah misli hazan’’

   Eğer bir insan aşk ile bir kere Allah dese sonbaharda ağaçların yaprakları nasıl dökülürse öylece günahları dökülür, tertemiz olur.

   Müslümanlarla daima görüşelim, gafillerle görüşmeyelim. Zikrullah’a devam edelim.

   Ya Rabbi! Bu dini mübini İslam’ı gönlümüze güzelleştir.

   Allah’ımızın dengi yok, Peygamber Efendimizin de dengi yok. Ama Allahu Teala’nın ilah olarak, Peygamber Efendimizin de peygamber olarak dengi yok. Bizim kitabımız Kur’an-ı Kerim, onunda dengi yok.

   Hep büyük şeyler bu ümmete verildi, elhamdülillah. Şükrünü ifa etmek çok büyük mesele.

   Ahiret uzak gözükür hâlbuki çok yakın.
   Mearic suresi, sayfa 549, ayet:6–7
  ‘’Şüphe yok ki onlar onu (ahreti) uzak görürler. Hâlbuki biz onu pek yakın görürüz.’’

   Hasbi Hoca bizden evvel ahirete gitti. Allah rahmet etsin, işi iyi oldu. Yani biz buralı (dünyalı) değiliz, emaneten duruyoruz. Allahu Teala bizi buraya koydu, ne kazanırsanız kazanın. Cennetinize ne gönderecekseniz gönderin. Cennetin her şeyi dünyadan gönderiliyor.

()
—Misafir mi getirdiniz?
—Evet, Efendi Hazretleri. Manisa’nın Akhisar’ından. Orada hizmet ediyor. Uzun zamandır sizi görmedi.
—Maşallah iyi görüştük, Allah görüştürdü, bu ne nimettir. Hoca kızlarımızın hizmet etmesi ne nimettir. Oraya vaaza gitsen bir defa vaaz edeceksin bitti. Ama orada hoca olunca devamlı vaaz eder. Dinleyenler ise her gün yenileniyor.
()

   Öyle geliyor hatırıma ki köylere hoca gönderelim. Önceden köylerin hocası, medresesi vardı. Köyün erkek ve kız çocuklarını okutuyor ve İslamı öğretiyorlardı. Şimdi bu kalktı. Maaşlı imamlar geldi. Ne çocuk ne bir şey okutuyorlar. O köylere kız hocası iyi oluyor. Tabi elden geldiği kadar evlendirip göndermek lazım.

   Asıl mesele ahirettir. Bu medreseler insanı ona hazırlıyor.

   Hepiniz hoş geldiniz. Sefa geldiniz. Mevla hayırlı isteklerinizi versin. Talebelerin hepsine benden selam söyleyin. Rabbim anlatılanların tesirini halk eylesin. İhvana selam söyleyin. Hepimiz ve hepiniz Allah’a emanet olun…
www.ismailaga.info

PAYLAŞ