Mahmud Efendi Hazretlerinden deprem uyarısı

   Mahmud Efendi Hazretleri bir sohbetinde deprem gerçeğine dikkat çekerken depremlerin bir uyarı olduğunu vurguluyor ve tövbe edilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Allah muhafaza gelecek olan büyük bir beladan sonra “ah vah” etmenin fayda vermeyeceğini belirten Efendi Hazretlerimiz yaşadığı bir depram hadisesini anlatıyor. İşte o sohbet:

   Mevla Teala buyuruyor:
   ”Zulmeden kimselere meyletmeyiniz, yoksa size ateş dokunur. Sizin için Allah’tan başka dostlar yoktur. Sonra yardım olunmazsınız.’‘(Hud 113)

   Unuttunuz mu? Yunanlılar İzmir’den defolup giderken kadınlarımıza neler etti? Neden? Çünkü onlara benzemek istedik. Allah’da o kâfirleri bizlere musallat etti. İnsan kendi başına bu kadar felaketi getirir mi?
   Rabbul Âlemin bu tembihleri verdikten sonra, bu tembihleri yerine getirmeyenlerin akıbetlerini beyanla bize bildiriyor:

   (Ders Ayeti)
   ”Biz nice memleketler ahalisini helak ettik ki onlara azabımız gece yatarlarken yahut gündüz istirahatında iken gelmişti”

   1938 Erzincan zelzelesinde ben memleketim Trabzon’da idim. Köylerin evlerini biliyorsunuz ağaçtandır. O gün dışarıda kar da vardı. Yer öyle bir sallandı ki, anam beşiği kaptığı gibi dışarı fırladı. Babam ise yatağında yata kalmıştı.
   Koca Erzincan gitti. Bu faciaya hangimiz dayanabiliriz. Hangi zevktir ki bu kadar büyük bir felaketi bize küçük gösteriyor. Ah bu nefsi emmare var ya, hep onun yanlışlıklarından, sabırsızlığından bu musibetler başımıza geliyor.
   Bununla beraber biz Erzincanlıları zemmetmiş olmadık. Ancak bütün kullar bundan ders alsın diye anlattık. Yoksa sadece Erzincan değil bütün şehirler yıkılmalık. Cenab-ı Hak bazı dostları sebebiyle yıkmıyor.

   Bu ayeti celilede Rabbimiz bütün insanları uyanışa davet ediyor. Nice karyeler ahalisini beklemedikleri anda gece uyurlarken veya gündüz istirahat ederlerken yakaladık buyuruyor.
   Onlara neden bu azap geldi? Kendilerine Rableri tarafından indirilen kitabın tarafına bakmadıklarından böyle bir azaba uğradılar.

   (Ders Ayeti)
   ”Onlara azabımız geldiği vakitte onların sözleri ”Muhakkak biz zulmedicilerden olduk” demekten başka olmamıştır”

   Bela geldikten sonra: ”Zalim olduk” demenin faydası yok. Bela gelmeden evvel ”Zulme kaydık, hidayet yoluna gidelim, bu zulüm bizim başımıza çok felaketler getirebilir” diyerek uslanalım, edeplenelim, amel-i salihe devam edelim.
   Mevla’nın sevmediği işlerden vazgeçelim. Kulaklarımızı haram dinlemekten, ellerimizi haram tutmaktan, kalplerimizi haram düşünmekten sakındıralım, hepsi Mevlamızın malıdır. Ahirette lehimize şahitlik yapacaklardır.

   Şu ayeti kerimeler bize bu manzarayı anlatmaktadır:
   ”Ne zaman ki onlar (Allah’ın düşmanları) mahşer yerine gelirler, kulakları, gözleri ve derileri (dünyadayken) ne işlemiş olduklarına dair şehadette bulunur.’‘(Fussilet 20)
   ”Ve derilerine derler ki:’Niçin bizim aleyhimize şehadet ettiniz”.(onlar da cevap olarak) derler ki:’her şeyi konuşturan Allah bizi konuşturdu (şahitlik etmemek bizim elimizde mi?) (Fussilet 20)
Şu ayeti kerime de bu manayı teyid eder:
   ”O gün onların ağızları üzerine mühür basarız. Elleri bizimle konuşur ve neler kazanır olduklarına dair ayakları şehadette bulunur.’‘(Yasin 65)

   İşlenilen günahları o kişinin elleri haber verir. Ayakları da dünyada kazanmış oldukları günahlara şehadet eder. Ne büyük muhakemeler var, ne acayip işler var. Kuran-ı Kerim’i sevenlere birşey yok, onlara sevinç var, sürur var.

PAYLAŞ