Kadınlar ile arkadan cinsel ilişkiye girmek

Erkeklerin “cinsel İlişki”de hanımlarına arkadan yaklaşmalarının nasıl bir la’netlik iş olduğunu gösteren hadîslerden bir kısmını “ez-Zevâcir” isimli eserden ve “ed-Dürrü’l-Mensûr” isimli tefsîrden nakledelim:
   Tirmizî, Nesâî ve İbnü Hibbân sahih’inde İbnü Abbâs radıyallâhu anhumâ’dan Resûlüllâh sallallâhu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivâyet etmektedirler:
   “Allah azze ve celle bir adama veya bir kadına dübüründen/arkasından yaklaşan adama (merhametle) bakmaz”.[1]
Tabarânî, el-Evsat’da ravileri sağlam olan bir senedle rivâyet etmiştir:
   “Kim kadınlara arkalarından yanaşırsa küfre girmiştir”[2].
İbnü Mâce ve Beyhakî şöyle rivâyet etmişlerdir:
   “Allah Teâlâ bir kadına arkasından yanaşan bir adama (rahmet bakışıyla) bakmayacaktır”.[3]
Ahmed ve Ebû Davûd şöyle rivâyet etmişlerdir:
   “Bir kadına arkasından yanaşan kimse mel’undur”.[4]
Ahmed, Tirmizî, Nesâî ve İbnü Mâce Ebu Hureyre’den şöyle rivâyet etmektedir:
   “Kim bir hayızlı kadına veya bir kadına arkasından yanaşırsa…Muhammed sallellâhu aleyhi ve sellem’e indirileni inkâr etmiştir.[5]
Bunu Ebû Dâvud da şu lafızla rivâyet etmiştir:
   “Allah’ın Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem’e indirdiğinden beri olmuştur/uzaklaşmıştır.”

   Ahmed ve Bezzâr Abdullah İbnü Amr radıyallâhu anhumâ’dan Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivâyet etmektedirler:
   “O küçük livâtadır. Yani, kişinin hanımına arkasından yanaşması…”[6]
Ebu Ya’lâ ceyyid/güzel bir isnad ile şöyle rivâyet etmiştir:
   “…Kadınlara arkalarından yaklaşmayın”.[7]
İbnü Mace -ki lafız ona aittir- ve Nesâî, birisi sahih olan isnadlarla Huzeyme İbnü Sâbit radıyallâhu anhu’dan Resûlüllâh sallallâhu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivâyet etmişlerdir:
   “…Kadınlara arkalarından yaklaşmayın”[8]
Tabarânî el-Evsat’da ravileri sağlam kimseler olan bir senedle Cabir radıyallâhu anhu’dan şöyle rivâyet etmiştir:
   “Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem (erkeklerin) hanımların(a) arkalarından (yanaşmasını) yasaklamıştır.[9]
Darikutnî şöyle rivâyet etmiştir:
   “…Kadınlara arkalarından yaklaşman helal olmaz.”[10]

Tabarânî şöyle rivâyet etmiştir:
   “Allah Teâlâ kadınlara arkalarından yanaşanlara la’net etsin”[11]
Ahmed, Tirmizî, Nesâî ve İbnü Hibbân Sahîh’inde rivâyet etmiş, Tirmizî Hasen olduğunu söylemiştir.
   “Kadınlara arkalarından yanaşmayın…”[12]

   Nesâî Ebu Hureyre’den rivâyet ettiğine göre Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
   “Allah celle celâlühû hanımına arkadan yanaşan adama (rahmet nazarıyla) bakmayacaktır.”[13]

   Bu vadideki hadisler neredeyse sayılamayacak kadar çoktur. Aksine getirilecek rivâyetler, “önden olmak şartıyla arkadan” şeklinde manalandırılabilecek rivayetlerdir. Nitekim Sahabe ve Tâbiûndan gelen birçok rivâyet bu dediğimizi teyid etmektedir. Misal olması için bunlardan sadece iki rivayeti getirmek istiyoruz:
   İmâm Ebu Hanife’nin Müsned’inde Hafsa radıyallâhu anhâ’dan yaptığı rivayete göre, Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdular:
“…Bir yerden (sadece önden) olduğu zaman (arkadan yanaşmak-da) hiçbir beis/zarar yoktur”[14]

   İmâm Şafî el-Ümm’de, İbnü Ebî Şeybe, Ahmed, Nesâî ve İbnü Mace ve başkaları, Huzeyme İbnü Sâbit radıyallahu anhu’dan şöyle rivayet ettiler:
“Birisi Rasûlüllah sallellâhu aleyhi ve sellem’e kadınlara arkalarından yanaşmayı sordu. O da bu “helaldır” veya “zararsızdır” buyurdu. Adam dönüp gidince, onu çağırdı ve ona şöyle dedi: Sen nasıl dedin? “Arkasından önüne” evet, ama “arkasından arkasına” hayır. Şübhesiz ki Allah haktan haya etmez. Kadınlara arkalarından yanaşmayınız.”[15]
Bu arada Abdullah İbnü Ömer radıyallâhu anhuma gibi birçoklarına da bu husûsta iftira yapılmıştır. Nitekim,

   Nesâî, Tabarânî ve İbnü Merdûye şöyle rivâyet etmişlerdir:
Nâfî’e, “İbnü Ömer’den, ‘kadınlara arkadan yanaşılabileceği’ne dair fetva verdiği hususunda bir rivayet yaptığı”ndan çok söz edildiği söylenince, “bana yalan iftira ettiler” demiştir.

Darimî, Said İbnü Yesâr’dan şöyle dediğini rivayet etmiştir:
   İbnü Ömer’e, “câriyeler hakkında ne dersin, Onlara Tahmîd yapabilir miyiz?” dedim. O da (İbnü Ömer de) “Tahmîd de nedir?” dedi. Bunun üzerine dübür’ü zikredince, “Müslümanlardan hiçbir kimse böyle yapar mı?”dedi.

   Bütün bunlardan anlaşılan arkadan yanaşmak kesin bir lanetlik iştir. Zahirde buna zıtmış gibi görünen rivayetler, ya “önden olmak şartıyla arkadan” manasındadırlar, ya uydurukturlar, veya –farz-ı muhâl denilebilecek en iyimser ifâdeyle- şâz/daha sağlam rivâyetler karşısında ilmî bir değeri olmayan rivâyetlerdir.
Ehl-i Beyt İmamlarından birçokları bunun (arkadan yaklaşmanın) yasaklığına dair açık ifadeler sarf etmişlerdir.

   Nitekim Tabâtabâî, et-Tefsîru’l-Ayyâşî’de geçen (Ehl-i Beyt imâmları) Rızâ, Ca’fer-i Sâdık, (yine) Ebû Abdillâh ve yine Rızâ aleyhimüsselâm’dan bu yasaklığa dâir yapılan rivâyetleri nakletmiştir. Sonra da “bu manada Ehl-i Beyt’ten gelen rivâyetler çoktur, el-Kâfî’de, et-Tehzîb’de ve Ayyâşî ile Kummî tefsîrlerinde rivâyet edilmiştir. Bu rivâyetlerin tamâmı âyet’in “kadınlara önlerinden yaklaşılması”ndan fazlasına delâlet etmemektedir. Ayyâşî’nin Abdullah İbnü Ebî Ya’fûrdan yaptığı “Ebû Abdillâh’a kadınlara arkadan yanaşmayı sordum da zararsızdır dedi ve sonra kadınlarınız tarlanızdır… âyetini okudu” rivâyetindeki (Câfer-i)Sâdık aleyhisselâm’ın sözünün de buna yorulması mümkindir.
Tabâtabâî daha sonra, buna cevâz veren Ehl-i Beyt İmâmlarının bu işi “şiddetli bir mekrûh saymakla beraber mübâh görmeleri”ni bu âyete değil de Lût aleyhisselâm’ın kavmine “işte kızlarım…”(Hicr:71) deyip kızlarını nikâh ile onlara vermek istemesini bildiren âyete dayandırdıklarını söylüyor. Bu arada şu “şiddetli mekrûhlukla beraber mübâhlık bildiren”(!) rivâyetlerin “ashabları”/Şiî rivâyet âlimleri tarafından bitişik olan senedlerle rivâyet edildiğini (!) ilâve etmeyi de ihmâl etmiyor.[16]

[1] Tirmizî (1165), Nesâî, el-Kübrâ (9001) ve İbnü Hibbân (4191)
[2] Heysemî bunu el-Mecma’da (4/299) zikretmiş ve şöyle demiştir: Bunu Tabarânî Ebu Hureyre hadisinden rivâyet etmiştir ve râvileri sağlam kişilerdir.
[3] İbnü Mace (1923), Ahmed (2/344) Ebu Hureyre hadisinden.
[4] Ahmed (2/444), Ebû Davûd (2162).
[5] Ahmed (2/476), Tirmizî (135), Nesâî (131), İbnü Mâce (639).
[6] Ahmed (2/182). Bunu Heysemî el-Mecma’ da (4/298) zikredip şöyle dedi: Bunu Ahmed ve Bezzar el-Evsat’da rivâyet etmiştir. Ahmed’in ve Bezzâr’ın râvileri sağlam kimselerdir.
[7] Bunu Heysemî el-Mecma’ da (4/298) zikretmiş ve şöyle demiştir: Bunu Ebu Ya’la, Tabarânî el-Kebir’de veBezzâr Ömer radı yellâhu anhu’dan rivâyet etmiştir. Ebu Ya’la’nın Ya’la İbnül-Yemân’ın dışındaki ravileri sahih’in ravileridir ki Ya’lâ’da sağlam dır.
[8] İbnü Mâce (1924), Nesâî (99)
[9] Bunu Heysemî el-Mecma’ da (4/299) zikretmiş ve şöyle demiştir: Bunu Tabarânî, Cabir İbnü Abdillah’dan rivâyet emiştir. Râvileri sağlam kimselerdir.
[10] Darekutnî Cabir bin Abdillâh el- Ensârî’
den.
[11] Bunu Heysemî el-Mecma’da (4/299) zikretmiş ve şöyle demiştir: Bunu Tabarânî el-Evsat’da rivâyetetmiştir. Senedinde Abdurrahmân ibnü’l-Fadl vardır ki, Zehebî onu sağlam bulmuştur.
[12] Ahmed (1/86), Tirmizî (1164), Nesâî (138), İbnü Hıbbân (2237)
[13] Nesâî, Es-Sünen’ül-Kübrâ (9013),
[14] Ed-Dürrül-Mensûr (1/592) Darü İhyâi’t-
Türâsi’l-Arabî, 1421
[15] İbnü Ebî Şeybe, Ahmed (21351), Ne sâî ve İbnü Mâce (1924)
[16] El-Mîzân:2/222,223

PAYLAŞ