Diyanet’in Kuran Yolu Tefsirli mealinde SKANDALLAR BİTMİYOR

   Daha önce bu konuda Ali eren Hocamızın bir reddiyesini yayınlamış, Hayrettin Karaman’ın içinde bulunduğu 4 kişilik bir ekibin 300.000 dolara Diyanet için yazdığı tefsirli meali deşifre etmiş, bunun aslında “Kuran Yolu” değil “Tevrat Yolu” olduğunu, bizimle alakası olmayan ve tahrif edilmiş Tevrata onlarca atıf olduğunu dile getirmiştik. BURADAN OKUYABİLİRSİNİZ

   Bu yazımızda ise başka bir skandala dikkat çekeceğiz ve bir ihaneti belgeleyeceğiz…

   Bazı kimseler açıktan söylemeseler de içlerinden acaba şöyle mi demek istiyorlar: “Müslümanların, 1400 senedir imanın şartını 6 olarak kabul ettikleri yeter. Bundan sonra imanın şartı artık 2 olmalı. Onun için 6 şartın dördünü siliyoruz.”

   Böyle bir düşüncelerinin olup olmadığını bilmiyoruz. Ama “var mı yok mu” sorusunu zihnimizde tutarak konumuza devam edelim.

   Daha önce, DİB tarafından 4 ilahiyat profesörüne hazırlattırılan KUR’AN YOLU isimli 5 ciltlik tefsirdeki yanlışların bir kısmından bahsetmiştik. Fakat bu tefsirde o kadar yanlış var ki yaz-yaz bitmiyor.

   Bu tefsir(!) Müslüman olmayanları cennete koymak yolunda çok gayretkeş. İşin acı tarafı ise, bu gayretkeşliğe Kur’an-ı Kerim’in 62. ayetinin alet ediliyor olması. Alet edilip de ne yapılıyor? Allem edilip, kalem edilip “Müslüman olmayanlar da cennete girer” demek isteniyor. Daha açıkçası “Cennete girmek için ille de Müslüman olmak şart değildir” denilmek isteniyor.

   Lütfen Dikkat! Denilmiyor, denilmek isteniyor. Yani elastiki bir ifade kullanılıyor. Bu konuya ale edilen Bakara Suresi’nin 62. ayet-i kerimeye tefsirde verilen mana şöyle: “Şüphesiz iman edenler; Yahudilerden, Hıristiyanlardan ve Sabiilerden de Allah’a ve ahiret gününe inanıp Salih amel işleyenler için rableri katında mükafatlar vardır. Onlar için korku yoktur; onlar üzüntü de çekmeyeceklerdir.”

   İnceliği anlayanlar için: “Sabiilerden” kelimesinden sonraki “de” ifadesine dikkat!

   Aşağıda okuyacağınız açıklamadan anlaşılıyor ki, ayete bu manayı vererek okuyucuya şu kanaat verilmek isteniyor:
   “Vay be! Meğer ahirette kurtuluşa ermek için ille de Müslüman olmak şart değilmiş. Allah’a ve ahiret gününe inanır ve Salih amel işleyiverirlerse, Yahudi, Hıristiyan ve Sabi olanlar da cennete girebilirlermiş.”

   Tefsirde mezkur ayetle ilgili yapılan açıklama ise şöyle: “Uhrevi (ahiretteki) kurtuluş konusunda Kur’an-ı Kerimin ısrarla üzerinde durup vazgeçilmez gördüğü şartlar, Allah’ın varlık ve birliği ile ahrete inanmak, Hz. Muhammed’in peygamberliğini ve öğretisini tanımak, Allah’ın razı olduğu güzel işler yapmaktır.” (özellikle bk. 2/136-137; Nisa 4/47 136, 150-152, 171-173) Geçmişteki peygamberlerin tebliğ ettiği bütün ilahi dinler gibi İslamiyetin de özü budur.”

   Bu cümlelere şiddetle itiraz ettiğimizi peşinen ifade edelim. Çünkü bu açıklama Bakara Suresi’nin 62. ayetiyle ilgili gibi gözükse de aslında ayetle uzaktan yakından alakası yok. Üstelik hem Kur’an-ı Kerim’e açık bir iftira hem de Müslümanları yanlışa yönlendirmeye yönelik bir aldatmaca.

   Şu aldatmacaya abakınız: Güya “Uhrevi (ahiretteki) kurtuluş konusunda Kur’an-ı Kerimin ısrarla üzerinde durup vazgeçilmez gördüğü şartlar” şunlarmış:
1- Allah’ın varlık ve birliği ile ahirete inanmak
2- Hz. Muhammed’in peygamberliğini ve öğretisini tanımak.
3- Allah’ın razı olduğu güzel işleri yapmak..

   Gördüğünüz gibi imanın 6 şartından 4’ü kenara itilerek, ahiret kurtuluşuna kavuşmak için sadece iki şeye inanmanın şart olduğu söyleniyor: “Allah’ın varlık ve birliği ile ahirete inanmak.”
   Hem de “Kur’an-ı Kerim’in ısrarla üzerinde durup vazgeçilmez gördüğü şartlar” denilerek yani Kur’an’a iftira edilerek…

   Evet, Kur’an Allah’a ve ahiret gününe inanmanın üzerinde ısrarla duruyor ve bunları vazgeçilmez görüyor ama imanın diğer şartlarını vazgeçilir mi görüyor? Onlara inanılmasa da olur mu diyor?

   Ey İlahiyat profesörleri! Kur’an imanın diğer şartları üzerinde ısrarla durmuyor mu?

   Değerli okuyucular! Yukarıda rakamlarla verilen 3 maddenin ikincisine lütfen dikkat! Orada, Hazreti Muhammed’e inanmak denilmiyor da “Hz. Muhammed’in peygamberliğini ve öğretisini tanımak” deniliyor. Ne demekse? İman etmek değil tanımak…

   Hıristiyan, Yahudi ve sabilerin cennete girmeleri için Peygamberimize iman etmeleri şart değil de “Hz. Muhammed’in peygamberliğini ve öğretisini tanımak” yeterli imiş. Dört Profesör yazarlı Diyanet tefsiri böyle söylüyor.

   Bir şeyi sadece tanımanın ne değeri olur ki?

   Kur’an Yolu isimli tefsir , ebedi cehennem azabından kurtulmak için Peygamberimize, Kur’an ve İslam’a inanmayı şart, zaruri ve mecburi görmüyor. Sadece tanımak insanı cehennem azabından kurtarmaya yetmeyeceği halde, İslami ölçüleri bir tarafa iterek sadece tanımayı cehennem azabından kurtulmaya yeterli görüyor.

   Bu tefsiri kaleme alanlara göre, imanın 6 şartına değil, sadece ikisine yani Allah’a ve ahiret
gününe inanmak yeterli.

   Bu nasıl bir ölçü ki, Müslümanların imanın 6 şartına inanmaları gerekirken, Hıristiyan ve Yahudilerin Allah’a ve ahiret gününe inanmaları kâfi görülüyor.

   Allah (Celle Celaluhu) gayr-i Müslimlere iltimas geçip de –haşa- onlara imanın şartında tenzilat mı yapıyor?

GÜZEL İŞLER…
   Yukarıda gördüğünüz gibi Kur’an Yolu isimli Diyanet tefsiri, Hıristiyan, Yahudi ve Sabilerin cennete girmeleri için üçüncü şartın “Allah’ın razı olduğu güzel işler yapmak” olduğunu söylüyor.

   Güzel işler diyorlar da bu güzel işlerin ne olduğunu açıklamıyorlar. İyi de bu “güzel işler” ne?

   O kadar karıştırmayın değerli okuyucular. Hiç mi güzel iş görmediniz hayatta. Güzel işler işte o.. Mesela ağaç yetiştirirsiniz, barışa yönelik işler yaparsınız, insanlara iyilik yaparsınız, trafik işaretlerine dikkat edersiniz, insanlara faydalı aletler yaparsınız falan…

   Bu tefsiri yazan 4 Prof.tan biri Hayrettin Karaman. Bildiğiniz gibi kendisi bu konuda birçok batıl görüşe sahip. Bu batıl görüşlerinin toplandığı “Polemik Değil Diyalog” adlı kitabına Cübbeli Hoca ve ehli sünnet alimler bir çok reddiye yapmış, sonunda kitap piyasadan toplatılmıştı.

    Bu insanlar Türkiye’de güvenilir insanlardı ve bir anda dönüverdiler. Fikirlerinde 180 derece döndüler. İslami yani itikadi bir görüşten dönmek ise İslam’da bir değişme olmayacağından kişinin problemli olduğunu gösterir. Dolayısıyla bu kişiler dini, az bir menfaat karşılığında satmış olurlar.

   Az bir menfaat: 300.000 DOLAR!

www.ihvanlar.net

PAYLAŞ