Faruk Beşer’e Tevessül Reddiyesi

İhvanlar   Biz reddiye yaparken, reddiye yaptığımız kişinin bütün görüşlerini çöpe atmıyoruz. Bu yanlış olur ancak eğer yanlışı doğruyu ayırt edecek birikime sahip değilseniz dinlediğiniz hoca hususunda seçici olunuz.

   Faruk Beşer kendisine tevessül ile ilgili sorulan bir soruya bakın nasıl cevap veriyor.

http://farukbeser.com/soru/tevessul-10711.htm

“…Diğer yönden hiç bir şey yapmadan, falancanın hakkı için, diye dua etmek meşru değildir ve bunun insanı şirke kadar götüreceği söylenmiştir. Çünkü hiç kimsenin Allah’ta bir hakkı ve alacağı yoktur ve bir insanın bir başkasının hakkı için isteyeceği bir şey olamaz.

Sahabe efendilerimizin döneminde “Rasulüllah hürmetine” diye onunla tevessül edilmiş ve Allah’tan yağmur istenmiştir. Onun vefatından sonra ise amca oğlu Abdullah bin Abbas’la tevessül edilmiştir. Bu olaylara bakan alimler durumu şöyle anlamışlardır:

Demek ki en azından Allah Rasulü’nün hayatında onunla tevessül edilebilir. Ancak burada da ince bir nokta vardır: Sahabe bu tevessülü kuru kuruya yapmamışlardır. Yani Allah’a şöyle dememişlerdir: “Muhammed (sa) senin iyi bir kulun, onu çok seviyorsun, o halde onun hakkı için bize yardım et”. Çünkü bunun bir anlamı olmaz. Böyle bir talebe, o benim iyi kulumsa size ne? diye cevap verilebilir. Aksine onlar, Allah Rasulü’ne ittiba etmiş, onu izlemiş, gösterdiği çizgide yürümüş, sonra da bunu vesile edinerek onun hürmetine Allah’tan bir şeyler istemişlerdir. Onun hakkı için istememişlerdir.

Onun vefatından sonra ise Abdullah bin Abbas’la tevessül edildiğini göz önünde bulunduran İbn Teymiyye gibi alimler, demek ki, tevessül, ancak hayatta olan birisi ile yapılabilir. Eğer ölenle de tevessül edilebilseydi sahabe, Rasulüllah’ın vefatından sonra Abdullah’la değil, yine Hz. Peygamber’le tevessül ederlerdi, demiştir.

Ancak daha makul açıklama yapanlar meseleyi şöyle anlamışlardır: Asıl tevessül, insanın kendi amelleriyle olur, bunda şüphe yok. Ama Hz. Peygamber’le onun hürmetine diye tevessül etmek de mümkündür. Ne var ki, istenen zat o değildir, Allah’tır. Kaldı ki, bunun kuru kuruya olmasının da bir anlamı olmaz. İnsan onun bir sünnetini yaşar, onun yolunda olup olmadığını gözden geçirir, ya da ona bolca salat ve selam okur, ondan sonra Allah’tan, onun hürmetine diye istemeye yüzü olur. Aksi halde onun hürmetine diye istemesinin bir anlamı olmaz.Bu ölçülerle ve istediğini sadece Allah’tan (cc) istemesi şartıyla, Allah dostu olduğu bilinen birisiyle de tevessül edilebilir. Ancak bazı sufiyyenin, “Yetiş ya fülan, imdat ey filan” gibi sözleri ve evliyanın bunları duyup imdada koşacağına inanmaları elbette şirktir, bunlardan Allah’a sığınırız.

İBNİ TEYMİYYE’YE UYARSAN BÖYLE OLURSUN!
   Faruk Beşer İbni Teymiyye’ye uymakla üç önemli hataya düşüyor böylelikle üç gerçeği yok saymış oluyor:

1.si Resulüllah’ın hayatında iken tevessül olunup Resulüllah ile vefatından sonrada tevessül olunamayacağı hatası
2.si Sadece Peygamber ile tevessül edilip Eviya ile tevessülün mümkün olmadığı hatası
3. sü “yetiş ey filan” demenin şirk olduğu hatası…

   Şimdi bunlara sırayla cevap verelim:

1-Resulüllah’ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefatından sonra da tevessül yapılmıştır ve bu konudaki haber sahihtir.

   Abdurrahman ibni sa’d (Radıyallahu anh) şöyle anlatıyor:“Bir kere Abdulalh ibni Ömer (Radıyallahu anhuma)nın ayağı uyuştu, o zaman bir adam ona: “En sevdiğin insanı an” dedi. O da “Ya Muhammed” der demez bağlardan kurtulmuş gibi rahatladı. (Buhari, el-Edebü’l-müfred:438, No:993, sh:262)

   Peygamberimizin hayatında olduğu gibi sahabe-i kiram vefatında da onu aracı kılmıştır. Böylelikle birinci iddia çürümüştür.

2- Sahabe Peygamber olmayan ile de tevessül edilir

   Faruk Beşer ve İbni Teymiyye bu gerçeği aslında kendi yazsında da kabul etmektedir. Yukarıda tekrar okuyabilirsiniz: “Onun vefatından sonra ise Abdullah bin Abbas’la tevessül edildiğini göz önünde bulunduran İbn-i Teymiyye gibi alimler..”

   Tevessü edilen kişi Peygamberimizin amcasıdır. Şöyledir: “Halk yağmursuz kalıp kıtlığa uğradıkları zaman Ömer İbnul Hattab, (Peygamber’in amcası) Abbas İbni Abdilmuttalib’i vesîle edinerek yağmur duası yapar  ve duada “Ya Allah! bizler, peygamberimizi vesîle edinerek sana niyaz ettiğimizde bize yağmur ihsan ederdin. Peygamberimizin amcasını vesîle edinerek senden niyaz ediyoruz. Yağmur ihsan eyle” (Buhari, İstiska:3)

   Şimdi peygamberimizin amcası ile tevessülü kabul eden Faruk Beşer ve ibni Teymiyye’ye sorsak. “Peygamberimizin amcası bir Peygamber midir ki onunla tevessül edilmiştir?”

   Cevap: …!.:!….

   Cevap veremezler çünkü bir şeyi iddia ederken batıla değil Ehli sünnete dayanmak gerekir.

   Peygamberimizin amcası bir Peygamber olmadığı halde kendisi ile tevessül edilmiştir. Sahabe-i Kiram imanın kemal noktasında olan zatlardır, faziletleri ölçülemez ancak Peygamber değillerdir. Dolaysıyla peygamber olmayanlarla da tevessül etmek caizdir.

3- “Yetiş ya filan” gibi Allah dostlarından yardım istemek şirk değildir.

  “Sizin biriniz bir şey kaybederse yahut yanında arkadaşı bulunmadığı bir yerde yardım dilerse:
   ‘Ey Allah’ın kulları bana yardım edin! Ey Allah’ın kulları bana imdad edin!’ Desin. Çünkü Allah’ın bizim göremediğiz kulları vardır.” (Taberani, el-Mu’cemu’l Kebir, No:290, 17/117; Haysemi, Mecme’u’zevaid, No: 17103, 10/188)

   İbni Abbas (Radıyallahu Anh)dan rivayet edilen bir Hadis-i Şerifte Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
   “Şüphesiz ki Allah’u Teâlâ’nın hafaza meleklerinin dışında yeryüzünde melekleri vardır ki, ağaç yapraklarından düşenleri yazarlar.
   Sizin birinize çöl arazisinde bir aksaklık isabet ederse: ‘Ey Allah’ın kulları! (Bana) yardım edin’ diye seslensin.” (İbn-i Hacer El-Askalani, Muhtasar-u Zevaidi’l-Bezzar, No:2128, 2/420)

    Abdullah ibn-i Mes’ud (Radıyallahu anh)den rivayet edilen diğer bir hadisi şerifte, Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
   “Sizin birinizin sahrada hayvanı kaçarsa: ‘Ey Allah’ın kulları hapsedin! Ey Alalh’ın kulları durdurun’ diye seslensin. Çünkü Allah’ın yeryüzünde hazır bulunan kulları vardır ki, kısa bir zaman içinde onu tutarlar.” (Ebu Ya’la, El-Müsned, No:5269, 9/177, İbni Hacer, el-Metaibu’l Aliye, No:3375, Taberani, El-Mu’cemu’l Kebir, No: 10518, 10/217, Deylemi, Müsnedü’l Firdevs, No: 1311, 1/330”

   Daha önceki yazılarımızda açıkladığımız üzere istenen zat Allah (Celle Celaluhu) dur, veren Allah (Celle Celaluhu) dur ancak Allah’u Teala adeti gereği vesileleri ve aracıları ortaya koymaktadır.

   Görüldüğü üzere Faruk Beşer’in tutunmaya çalıştığı dal çürüktür ve iddiaların içi boştur. Kendi yazısında kendisi ile çelişmektedir. Batıl her zaman çelişkidedir…

   Allahu Teala bizleri en doğru yol olan Ehli sünnetten ayırmasın… TEVESSÜL KONUSUNDA GENİŞ MALUMAT İÇİN TIKLAYINIZ

www.ihvanlar.net

PAYLAŞ