Kutlu Doğum programlarında göze çarpan yanlışlıklar

   Bildiğiniz gibi kutlu doğum haftası olması münasebetiyle ülkenin dört bir yanında özellikle Diyanet tarafından “Kutlu Doğum” etkinlikleri düzenleniyor. Aslında Peygamberimizin doğumunun miladi yıla göre kutlanma olayı 28 Şubat’ın bir ürünü. Ama Diyanet inatla bu geleneği sürdürüyor…
   Ancak konumuz bu değil..
   Konumuz Kutlu Doğum etkinlikleri.
   Bu etkinlikle il ve ilçe bazında yapılıyor. Resmi Kuran kursları ve İmam Hatipler de bu kutlamalara katılarak “renk(!)” katıyorlar.
   Etkinliği yapan “Resulüllah” için yapıyor, gelen “Resulüllah için” geliyor. Ama etkinlikte Resulüllah’ın gösterdiği çizgiyi görmek imkânsız. Daha O’nu anarken, “Gel Ya Resulallah” derken O’nun yoluna aykırı bir yol izleniyor.
   Yani kutlamanın içinde çalgılar, enstrümanlı ilahiler olmazsa olmazlar arasında. Bunun yanında bir de büluğ çağına ermiş kızları, sahneye onca milletin karşısına çıkartıp ilahi söylettirip dua okutturuyorlar.
   Bir de bazı yerlerde haremlik selamlık uygulanmayıp kadın erkek karışık oturuyorlar…
   Bunların hangisinde Resulüllah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) var?
ANITKABİR’E SAYGI DURUŞU!
   Dikkati çeken bir başka önemli husus ise Peygamberimizi anmak için gelinen programa Atatürk’e saygı duruşu ile başlanması. Kainatın Efendisini anacaksınız, anlatacaksınız veya O’nun için gelmişsiniz. Ama birden sizi Atatürk için saygı duruşuna kaldırıyorlar. Bu, Kainatın Efendisine bir saygısızlık değil midir?
   Diğer bir husus ise İstiklal Marşının okunmasıdır. Burada da Müslümanların şuursuzluğu göze çarpıyor.
   İstiklal marşı okunurken taş kesilen Müslümanlar, ardından okunan Kur’an tilaveti sırasında konuşmaya başlıyorlar.
   Halbuki İstiklal marşı bir kul kelamıdır. Kur’an ise Allah’ın kelamıdır. Kur’an okunurken dinlemek farzdır. Bir işle meşgul olmamak, çene çalmamak gerekir. Edebe riayet etmek suretiyle oturmak, sükuneti muhafaza etmek gerekir. Ancak halkımız bu konuda maalesef çok şuursuz.
SONUÇ
   Elbette Resulüllah’ı hatırlamak için ne yapılsa azdır ama böyle değil. O’nu anmak için O’nun getirdiği ölçüyü korumak şarttır. O’nu, O’na isyan ederek, İslami sınırları aşarak, şirk emareleri taşıyan ritüelleri uygulayarak anmamak gerekir.
   Şefaatine nail olalım derken, azarına müstahak olmayalım.
www.ihvanlar.net

PAYLAŞ