Üniversiteler muhafazakar beldelerin ahlakını bozuyor

   Efendi Hazretlerimizin çok önceleri üniversiteler hakkında “Üniversite insana din vermez, dine ihtiyacı olduğunu bile hissettirmez” ve benzeri sözleri mevcuttur. O, daha çok üniversitenin felsefe ile dinsizlik pompalamasını konu alır ve “Yunan felsefesi kucakta, Kur’an başka bucakta” buyururdu. O zamanlar belli başlı üniversiteler vardı. Her ilde üniversite yoktu.

   Şimdi ise her ile Üniversite açtılar. Yüksek meslek okullarını ise o ilin kazalarına (ilçelerine) açıyorlar.

ATOM BOMBASI ATMA ÜNİVERSİTE AÇ!
   Bir şehrin veya muhafazakar bir beldenin ahlakını bozmak, siluetini değiştirmek, oraya ahlaksızlık pompalamak istiyorsanız bir üniversite açmanız yeterlidir. On adet atom bombasının yapamayacağı etkiyi o bir üniversite yapacaktır.

Neden?

   Çünkü öyle bir sistem kurulmuş ki, zeki ve çalışken bir genç yüksek puan aldığı zaman büyük şehirlerde (İstanbul gibi) meşhur üniversitelerde öğretimine devam edebiliyor.
   Tembel, haylaz, okumaya yüzü olmayıp düşük puan tutturanlar ise ülkenin iç ve kıyı kesimlerindeki üniversiteleri tutturabiliyorlar.

Şöyle bir tablo oluşuyor:
– Derdi ders olmayıp amacı sadece diploma alabilmek için bir üniversite bitirmek olan gençler düşük puan almaları sebebiyle Türkiye’nin iç veya kıyı kesimlerinde Batı’dan uzak bir ilinde üniversite okumak zorunda kalıyor.

   Bu öğrenciler “muhafazakar” bir beldeye kurulmuş üniversite yüksek okulunda okumak için kayıt yaptırıyor, çarşısından yurt odası kiralıyorlar.

   Artık o belde için “okul zamanı” ve “tatil zamanı” diye iki ayrı kavram oluşuyor. Çünkü okul zamanı gelince beldenin ahlaksızlığı tavan yapıyor.

   Okul çıkışları ve özellikle hafta sonları açık-saçık, kızlı erkekli karışık, cıvık hareketlerle etrafa dağılan gençler gayri ciddi ahlaksız tavırlar sergiliyor, oturdukları yerlerde alkol tüketiyor, belde sakinlerinin ve esnafın ahlakını bozuyorlar.

   Bu konuda sizler de muhakkak bir takım hadiselere şahit olmuşsunuzdur ancak biz de şahit olduğumuz bir şeyi sizlerle paylaşmak isteriz.

   Gittiğimiz Karadeniz illerinden bir ilin muhafazakar bir beldesinin pazarında adeta şok olmuştuk. Çünkü bildiğimiz kadarıyla çok muhafazakar bir beldeydi. Hatta pazarında bir resim çekseniz, aynı kareye 5-6 çarşaflı annemiz sığardı. Şimdi ise her yer açık saçık, sesli sesli gülüşen, cıvık hareketleriyle dikkat çeken gençlerle dolmuş. Sorduğumuz zaman oraya bir meslek yüksekokulu açıldığını, bunların orda okuduğunu ve okulun tatil olmasıyla bu görüntünün olmadığını anlatıyorlar.

    Aynı yerde ilerlerken başörtülü bir kızın da içerisinde bulunduğu öğrenci gurubundaki bir erkek “buranın halkı da amma yobaz” demesin mi!

BİR BABA KIZINI NASIL GÖNDERİR?
   Bir baba kızını, evlerinden kilometrelerce uzağa, üniversiteye okuması için nasıl gönderir? Bu ne din ile ne iman ile bağdaşır… Ama zamanın Müslümanları gönderiyor işte. Sorsan on tane de fetva bulur bunun için. Ama bilmiyor ki kızı ne halde, kimlerle takılıyor.

   Ne oldu bu Müslümanlara anlamak imkânsız. Kitabınız mı değişti siz mi değiştiniz? Ne oluyor size, nedir bu gaflet. Kızın okuyacak, işe yaramayan bir diploma alacak diye namusu elden gitmiş senin umurunda değil. Dini, imanı, ahlakı, örfü, adeti, edebi, saygısı gitmiş senin umrunda değil.

   Gerçekten yazık… Hem de çok yazık…

ÜNİCERSİTELER BUNA HİZMET EDİYOR
   Üniversiteler sadece maddi olarak esnafı kalkındırıyor o kadar. Başka hiçbri getirisi olmadığı gibi belde halkının düzenini ve ahlakını bozuyor.

Hatırlayın:
   Yeşilay Mardin Şube Başkanı Lütfü Günlüoğlu yaptığı yazılı açıklamada, Artuklu Üniversitesi’nde okuyan ve kent dışından gelen öğrencilerin, kente ahlaksızlığı getirdiğini ve manevi çöküntüyü hızlandırdığını söylemişti. Bakın devamında ne diyor:
   “İlimize üniversite kararı çıktığı zaman küçük- büyük hepimiz çok sevindik. Artık çocuklarımız kendi memleketlerinde okuyabileceklerdi, ya da yakın illerden Mardin’e öğrenci gelecek, Mardin her yönden gelişecekti. Gerçekten de böyle oldu. Mardin her geçen gün gelişmeye başladı. Öyle bir gelişti ki, bu gelişme beraberinde birçok ahlaksızlığı da getirdi. Artık kız- erkek gençlerimiz özgürlük ve medeniyet adına el ele, kol kola, sarmaş dolaş, uluorta gezmeye, gün ortasında herkesin önünde hayasızca sevişmeye başladılar. Büyükşehirler Ankara, İstanbul ve İzmir’deki gençler arasındaki hayasızlık manzaraları Mardin’de de sık sık görülmeye başlandı. Gençlerimiz her geçen gün bu işi ilerletmeye başladı. Artık bir kısım gençlerimiz kız- erkek parklarda, çimenler, yada banklar üzerinde uzanarak işi öpüşerek sevişmeye kadar götürdü.”

(Bu adamı tebrik etmek yerine soruşturma açmaları da düşündürücü)

GENÇLER AİLEDEN UZAKLARA GİTSİN DE NERE GİDERSE GİTSİN
   Her türlü yanlışa meyilli olan gençler belki yetiştikleri ve içinde bulundukları ortamdan, aileden çekinerek belli bazı şeylere yönelmiyorlar. Bu etkenler onları fuhşiyata yönelmekten alıkoyuyor. Kilometrelerce uzaktaki üniversite ise bu sorunu ortadan kaldırıyor. Hiç tanınmadığı o ortamda kendini daha özgür ve hür hisseden gençler arkadaşlarının da etkisi ile ahlaksızlık batağına saplanabiliyorlar.

   Tarikat düşmanı Vehhabiliği kurduran İngiliz ajanı, itiraflarında da öyle demiyor mu:

   “Çok mühimdir! Çocukları babalarından uzaklaşdırıp, büyüklerinin dînî terbiyelerinden mahrûm kalmalarını sağlayacaksınız. Onları, biz yetişdireceğiz. Binâenaleyh, çocuklar babalarının terbiyelerinden kopdukları an, akîdeden, dinden ve âlimlerden kopmağa mahkûm olacaklardır.”

   Şimdi sizlere soruyoruz, 81 ilimizde üniversite olmasıyla övünmeli mi, yoksa yerinmeli miyiz?

 www.ihvanlar.net

PAYLAŞ