Anne babaya itaatte ölçü nedir?

   Zamanımızın en çok sorulan sorularından biri de anne babaya itaatte İslam’ın çizmiş olduğu sınırın ne olduğudur. Anne ve babaya “öf” denilmesini bile yasaklamış bir Kur’an var önümüzde. Dikkat edilirse Kur’an-ı Hakim bu husustaki çerçeveyi ifade sadedinde öylesine acayip bir şey söylemiş ki ötesini düşünmek mümkün bile değil. “Öf” bile diyemeyeceğin insanlara asi olmak, söz veya fiille eziyet vermek hele hele dövmek nasıl bir yasaktır Allah katında düşünebiliyor muyuz?

   İslam’ın bu hususta çizdiği çerçeveyi biraz da olsa ortaya koyabilme adına öncelikle anne-babamızın söylediği şeylerden yerine getirmekle yükümlü olduklarımızı yazalım akabinde de sorumlu olmadıklarımızı. Konuyu gayet güzel şekilde özetlemiş olan İhyâ Şârihi Zebîdî ve Fethu’l-Mülhim sahibi Şebbir Ahmed el-Usmânî gibilerinin beyanlarından hareketle şunları söyleyebiliriz:[1]

[İtaatle Sorumlu Olduğumuz Noktalar]

1. Meşru dairede kalan, şer’î sınırların dışına çıkmayan ve günah sayılmayacak bütün işlerde evladın anne babasına itaat etmesi gerekir.

2. Şayet çocuğun yaptığı bir işten veya söylediği bir sözden eziyet duyuyorlar ise çocuğun hemen bunu terk etmesi gerekir. Zira bu, anne babaya eziyet verme kapsamına gireceğinden dolayı haramdır.

3. Anne baba, evladından bir mübahı veya sünneti terk etmesini yahut bir mekruhu işlemesini isteyecek olurlarsa mübahı terk etmelidir. Sünneti terk etmeye gelince; şayet revatip sünnetlerin dışındaki sünnetleri terk etmesini istiyorlarsa terk edecektir. Eğer revatib sünnetleri ara sıra terk etmesini istiyorlar ise ve bu terk edişte de onlara yarayacak bir maslahat ve fayda varsa terk edecektir. Yok eğer sadece çocuğa acıdıklarından dolayı böyle bir talepte bulunuyorlarsa ve istekleri de kesin olup işlenmesinden eziyet duyacaklarsa onlara itaat etmek gerekir.

[İtaatle Sorumlu Olmadığımız Noktalar]

1. Anne baba evladını şirke veya günaha teşvik eder ve işlemesi hususunda ondan talepte bulunacak olurlarsa çocuk onlara itaat etmez. Bu noktada fiilin günah sayılabilmesi için şeriatın kesin naslarına muhalif olması ve Cenab-ı Hakk’ın kesin talebine zıt olması gerekir.

2. Öğrenilmesi farz-ı ayn olan ve bilinmemesi durumunda da uhrevi helaka düşülecek olan şeyleri öğrenmekten de çocuklarını alıkoyma hakları yoktur. Buna göre şayet bir çocuk Allah (azze ve celle)’ı, sıfatlarını, neyin Allah hakkında caiz olup neyin olmadığını, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’in onun kulu ve resulü olduğunu, tahareti, namazı, orucu, zekatı vb. ibadetleri, niyeti, ihlası, sabrı, şükrü öğrenmek isterse anne babanın ona müdahale etme hakkı yoktur.

3. Dinde günah sayılan içki içme, haram yeme, faiz, zina, hırsızlık gibi filleri işlemeye de çocuklarını zorlama hakları yoktur. Aynı şekilde batınla taalluk eden haset, kibir, riya, sû-i zan gibi günahları işlemeye de çocuklarını yönlendirme haklarına sahip değildirler.

4. Çocuklarının bir sünneti tamamen ve daimi surette terk etmesini isteme hakları yoktur. Böyle bir istek şeriatı değiştirme anlamına geleceğinden dolayı çocuğun onlara itaat etmemesi gerekir. Buna göre, çocuğun hiçbir zaman ilk vakitte namaz kılmasını istemezlerse onlara itaat gerekmez. Çünkü bunda da şeriatı değiştirme vardır.

5. Şayet çocuklarına acıdıklarından dolayı revatip sünneti terk etmesini istiyorlarsa bakılır: çocuğun o sünneti işlemesiyle eziyet duymayacaklarsa onların bu isteği kesin bir talep olmaktan çıkar ve çocuk sünneti terk etmez.

Burada sıraladığımız maddeler anne- babaya itaat konusundaki geniş çerçevenin küçük bir kısmını teşkil etmekle birlikte bu husustaki ana kaidelerle ilgili ciddi ipuçları sunmaktadır.

Son olarak ifade edelim ki anne babaya itaat meselesinde odaklanılması gereken nokta “eziyet” tir. Yani anne babaya eziyet verici nitelikte olan her türlü söz ve fiillerden son derece uzak durmak gerekir. Şer’an kendilerine itaati terk etmemizin caiz olduğu noktalarda bile onlara mümkün mertebe eziyet vermemeli ve bu işi onları kırmadan yapmanın yollarını aramalıyız.

[1] Şebbîr Ahmed el-Usmânî, Fethu’l-Mülhim bi Şerhi Sahîhi’l-İmâm Müslim, Daru’l-Kalem, Dımeşk, 2006,Baskı: 1, II/50-51

Ömer Faruk Korkmaz Hocaefendi

PAYLAŞ