Kadınları bozmak milletin benliğini bozmaktır

   Yukarıdaki satırlar aslında planların neden kadın üzerinde yoğunlaştığının bir hulasası gibidir.

   Çanakkale ve diğer savaşlarda Osmanlı kadını/annesi o kadar yücedir ki evlatlarını bir daha geri dönmeyeceğini bildiği halde düğüne yollar gibi yollamıştır. Cepheden kaçarsan sütüm sana haram olsun demiştir. Bu da yetmemiştir bedenen de savaşa dahil olmuşlar, arka planda çalışmışlardır.

   Çanakkale, Kurtuluş Savaşları ve daha niceleri bu imanlı, vatan millet sevdalısı anneler/kadınlar sayesinde kazanılmıştır. Çünkü orduyu oluşturan erkekleri de bu anneler yetiştirmiştir nihayetinde.

   Kadınların/annelerimizin kahramanlıklarını o savaşları hakkaniyetle anlatan kitaplara bakarak anlayabilir, yüce ruh haline şaşırır kalırsınız.

   Bunu anlayan dış güçler bir milleti ele avuca almanın yolunun “kadınlarını” ele almaktan geçtiğini anlamışlardır.

ÖZENTİ, BOYALI, BONCUKCU, İŞ KADINLARI

   Cumhuriyetin ilanından sonra Türkiye’nin ahvaline bakacak olursak dış devletin harıl harıl çalıştığı ve başarıya ulaştığı anlaşılmaktadır.

   Daha ilk zamanlar açılıp saçılmak ilericilik olarak lanse edilmiş, kapalılar aşağılanmıştır. Balolar, güzellik yarışmaları ile kadınlar çıplaklığa özendirilmiştir.

   Bütün bunların yerini zamanla moda almıştır. Moda denilen illet kadınları kendi öz şahsiyetlerinden uzaklaştırıp kılıktan kılığa sokmaktadır. (dindar geçinenleri de İslami moda diye uyutmaktadırlar)

EVDEN ÇOCUKTAN UZAK OLSUN, PATRONA KÖLE OLSUN!

   Moda ile benliklerinden uzaklaştırılan kadınlar iş ortamına çekilmek suretiyle evinden ve çocuklarından uzaklaştırılmaktadır.

   Evinde eşine, çocuklarına hizmet etmesinin “kölelik” olarak lanse edildiği kadın işte patronuna hizmet ederek hür olduğunu zannetmektedir. (Medya aracılığı ile bu baskı oluşturulmuştur)

   Halbuki sağlıklı toplumlarda denge erkeğin evini geçindirmesi, kadının da evin düzeni ve çocukların geleceği ile alakadar olması üzerine kuruludur. Bu denge bozulursa aile ve dolayısıyla toplum bozulacaktır. (Bugün olduğu gibi)

   Nerede o kendisini mermilerin donmaması için siper eden Anadolu kadını, nerede şimdi gözündeki boya akmaması için mücadele eden, yarım saat makyaj yapmadan dışarı çıkmayan kadınlar…

KADINLARIMIZI ELE GEÇİRDİLER

   Batıdan ithal edilen feminizm dalgasıyla, cinsiyet eşitliği bahaneleriyle, güçlü kadın sloganlarıyla kadını her alanda istismar etmenin yolunu arıyorlar. Kadınlarımız zihnen ve fikren ellerinde. Haya perdesi yırtılmış, sokaklarda küfürler savuran, birden fazla sevgili yapan, işine gelenle ilişkiye girebilen, milyonların karşısında programlara çıkarak her türlü rezilliği yapabilen, edep ar gibi kavramları bilmeyen bir kadın topluluğu yetişti ve yetişiyor.

   Bir de bu kadınların yetiştireceği nesli düşünün!

   İşte batının da istediği lokmalık bir toplum.

   Elbette Allahu Teala batıla karşı hakkı da yarattı. Bu gün bunların tam tersi bir nesil de yetişiyor ama azınlıkta.

   Devlet olarak batının kuyruğuna takılmak ve onların dayatmalarına boyun eğmek yerine tarihimize, kültürümüze, özümüze, dinimize bakarak bazı şeyleri yoluna koymaya çalışmalıyız.

   –GÜÇLÜ KADIN “ÇALIŞAN KADIN” DEĞİL, MANEVİYATI VE İLMİ BİRİKİMİ YÜKSEK OLAN DONANIMLI KADINDIR– diyoruz.

   Bugün neden kadınlara çocuklarını iyi yetiştirmeleri karşılığında “teşvik” verilmiyor da çalışan kadına ayrıcalıklar ve kadın çalıştığı için torununa bakan nenelere para veriliyor. O parayı anneye ver çocuğuna baksın, yetiştirsin. Çocuk eve geliyor anne yok! Ne var? Bilgisayar var, televizyon var, oyun konsolu var. Çocuklar artık bunlara emanet. Bunlarla yetişip, bunlarla büyüyor…

www.ihvanlar.net

PAYLAŞ