Türkiye’deki ilk güzellik yarışması ile İslam’ın bitişini kutladılar

Güzellik anlayışının gençlikle eşdeğer tutulduğu bugünkü anlayış dünyaya Bizans’tan kalmıştır. Çünkü Bizans hükümdarları oğullarını evlendirecekleri zaman ülkenin en güzel kızını bulmak için bir yarışma düzenletir, bunun için ülkenin her yanına tellallar çıkartılıp, kararlaştırılan günde yüzlerce genç kızın saray önünde toplanması sağlanır, sonrada kurulan jüri huzurunda kral, oğlunun müstakbel eşini seçerken halkta bu yarışmayı seyrederek eğlenirmiş.

Böyle evlenen beş hükümdar olduğunu, bunlardan 788 yılında evlenen VI. Constantinius’un jürisinde babasının yerinde annesinin yer aldığını tarihler yazar.

Güzellik yarışması ülkemize, İslam’ın yok edilmeye, Müslümanların cahilleştirilmeye çalışıldığı bir zamanda sıçramış.Alimlerin bölük bölük katledildiği, İslamı hatırlatacak her cismin kaldırıldığı bir dönem…

TARİHİNDEN UTANANLARIN ORGANİZESİ

1932 yılında Belçika’nın Spa şehrinde 28 ülkenin katılımıyla dünya güzellik yarışması düzenlendi. Bu yarışmayı Türkiye’de, Cumhuriyet gazetesi organize ediyordu.

Keriman Halis adında aslında çok çirkin bir kız da Türkiye’yi temsilen katıldı. Rezalet… Bedenini sergilemek ve ”beni beğenin demek”…
Jüri tüm üyeleri izleyip puan değerlendirmesi için başka bir salona geçince, başkan kürsüye gelerek şu konuşmayı yaptı:

”Sayın jüri üyeleri, bu gün Avrupa’nın, Hristiyanlığının zaferini kutluyoruz.1400 senedir dünya üzerinde hakimiyetini sürdüren İslamiyet artık bitmiştir.
Onu Avrupa bitirmiştir. Bir zamanlar sokağı bile peçesi arkasından seyredebilen Müslüman kadınların temsilcisi Türk güzeli Keriman Halis mayo ile aramızdadır. Bu kızı zaferimizin tacı ilan edeceğiz.Onu kraliçe seçeceğiz. Ondan daha güzeli varmış yokmuş, bu önemli değil, bu sene güzellik kraliçesi seçmiyoruz. Bu sene İslamı yenmenin zaferini kutluyoruz. Avrupa’nın zaferini kutluyoruz.
Bir zamanlar Fransa’da oynanan dansa müdahalede bulunan Kanuni Sultan Süleyman’ın torunu işte mayo ve ……… ile önümüzdedir. Kendini bizlere beğendirmeye çalışmaktadır. Biz de bize uyan bu kızı beğendik. Müslümanların geleceğinin böyle olması dileğiyle. Türk güzelini dünya güzeli olarak seçiyoruz, fakat kadehlerimizi Avrupa’nın zaferi için kaldıracağız.”

Ne kadar kara ve acı verici bir tablo. O günden sonra kabak güzeli, karpuz güzeli, şu güzeli, bu güzeli diye çoğalmış yarışmalar.

    Bu kızın gerçek bir Türk olduğu şaibelidir. Çünkü o zamanlar, bu gibi işlere ilk olmaları ve örnek teşkil etmeleri hasebiyle ermeniler koyulurmuş.
    Mesela ilk Türk filmlerini oynayanların soyunu araştırdığınızda ya ermeni yada Selanik dönmelerinden olduğunu, Fransa’dan ithal edildiğini görürsünüz.
    Televizyonun ilk yıllarında gösterime sunulan gayri ahlaki sahnelerin, genelevlerinden getirtilen fahişelere ve yine Türk olarak bilinen Ermenilere yaptırıldığı da bilinen bir gerçektir.

   Avrupa İslamın yok oluşunu kutladı. O günlerde haklıydılar tabii. Alimler yok ediliyor, islami olan her şey bir kenara itiliyordu. Yani İslama hizmet eden bir millet, İslamdan uzaklaşmış ve küfrün ortasında kalakalmıştı.
Batılılaşma yolunda hızlı ve büyük adımlar atılıyordu. Öyle ki, Türk çocuklarını Fransız dadılar yetiştiriyor, onlara batının hayat şeklini daha doğrusu ahlaksızlığını enjekte ediyordu.

    Allah’ın yardımı bu millet üzerinden hiç eksilmedi ve eksilmeyecek…Allah, bazı kullarını ki; başta tasavvuf ehlini vesile kıldı. Bir uyanış, bir diriliş…

    Şimdi bazı kesimler, bu uyanışın sosyeteye sıçramasından korkuyorlar. Bunu anlamak hiç de zor değil. Bir voleybol oyuncusunun tesettüre büründüğünü duyan medyanın telaşını görmüş olmalısınız.

    Onlar korksun biz sevinelim. Elhamdülillah, Bir kişi bile cehennem yolundan kurtulsa, ne güzel…

www.ihvanlar.net

PAYLAŞ