Hazreti Aişe’ye iftira kitabı yazan Şii sapık – Şia Belası

   Bizler Şia’ya reddiye yaptığımız zaman bazı kesimler rahatsız oluyorlar. Bu kesimler nedense Şia’nın, başta müminlerin annesi Hazreti Aişe (Radıyallahu anha) olmak üzere Hazreti Ebubekir, Hazreti Ömer ve Hazreti Osman (Radıyallahu anhum) Efendilerimize iftira atmasına, çirkin ifadeler kullanmasına, hakaret etmesine sessiz kalıyorlar. Sessiz kalmaları ve savunmaları onlarla aynı düşünceyi paylaştıklarını gösterir.

HAZRETİ AİŞE ANNEMİZE ÇİRKİN İFTİRA KİTABI
    Yazar İran’lı bir şii olan ve Yaser Habis olarak bilinen bir sapık. Yazdığı kitabın ismi ise: “El-Fahişe el-vechül ahar li Aişe” yani haşa “fahişe Aişe’nin diğer yüzü”

   Aldığımız bilgilere göre kitap Hazreti İşe (Radıyallahu anha) annemize zina isnadı içermekle birlikte, kitapta Hazreti Aişe’nin Resulüllah Efendimize ihanet ettiği gibi akla hayale gelmeyecek iftira ve zırvalar yer alıyor.

   Sizlere Şia’nın nasıl bir bela ve nasıl bir sapıklık olduğunu anlatmak için yeterli bir bilgi olsa gerek. Yüce Peygamberimizin, son nefesini kolları arasında verdiği bir insana atılan bu iftiralar ve özel kitaplar yazılması artık insanlıktan çıkmış olmanın son noktasıdır.

   Şunu da söyleyelim Ehli Sünnet, İslam ülkelerinde de sahipsiz değil. Bu zındıklarla mücadele eden kardeşlerimiz var Elhamdülillah. Allah’u Teala gayretlerini ziyade eylesin.

HAZRETİ AİŞE (RADIYALLAHU ANH)IN FAZİLETİ
     Öncelikle annemize ifk hadisesiyle atılan iftiraları bertaraf eden ve kıyamete kadar bu temizliği tescilleyen ayetlerden başlayalım:
Cenâb-ı Hak, konu ile ilgili olarak Resûlüne indirdiği âyet-i kerimelerde şöyle buyurdu:

ALLAHU TEALA KIYAMETE KADAR TEMİZLİYOR
    “İftirâyı atanlar, içinizden bir zümredir. Bunu sizin için bir şer saymayın. Aslında bu sizin için bir hayırdır; böyle imtihanlar sizin sevâba erişmeniz için birer vesile teşkil eder. İftirâ atanların herbirinin, o günahtan kazandığı bir hisse vardır. Onlardan günahın büyüğünü üzerine alan kimse için ise pek büyük bir azap vardır. “O iftirâyı işittiğinizde, mü`min erkeklerin ve mü`min kadınların, kendileri hakkında hayır düşündükleri gibi mü`min kardeşleri hakkında da hayır düşünerek, `Bu apaçık bir iftirâdır” demeleri gerekmez miydi?
    “Bu iftirâyı ispat etmek için dört şâhit getirmeli değiller miydi? Mâdem şâhit getirmediler; o halde Allah katında onlar yalancıların tâ kendileridir.
    “Eğer dünyada ve âhirette Allah`ın lûtuf ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, içine daldığınız şey yüzünden size pek büyük bir azap dokunurdu.
    “O zaman siz o iftirâyı dilden dile naklediyor ve hakkında bilginiz olmayan şeyi ağzınıza alıp söylüyor, bunu da basit bir iş sayıyordunuz. Halbuki o, Allah katında pek büyük bir günahtır.
    “Onu işittiğinizde, `Bunu söylemek bize yakışmaz. Hâşâ, bu büyük bir iftirâdır` demeniz gerekmez miydi?
    “Gerçek mü`minlerseniz, Allah size bir daha böyle bir günaha aslâ dönmemenizi öğüt veriyor.
    “Âyetlerini de Allah size böylece açıklıyor, Allah herşeyi hakkıyla bilen, her işi hikmetle yapandır.
   “Îmân edenler hakkında çirkin söz ve hareketlerin yayılmasından hoşlananlar için dünyada da, âhirette de pek acı bir azap vardır. Allah herşeyi bilir; siz ise bilmezsiniz.
    “Eğer üzerinizde Allah`ın lûtuf ve rahmeti olmasaydı ve Allah pek şefkatli ve pek merhametli olmasaydı, helâk olup giderdiniz.”128
Böylece Cenâb-ı Hak vahiy ile Hz. Âişe hakkında söylenenlerin bir iftirâdan ibaret olduğunu haber vererek, hem Resûlünün temiz ruhunu ve pâk vicdanını üzüntüden kurtardı, hem Hz. Ebû Bekir`in şahsiyetinin küçük düşürülmesine müsâade etmedi, hem de Müslümanlar arasında zuhur eden fitne ve fesadın büyümesine fırsat vermedi.

En Üstün Berâat
    Birgün Hazreti Abdullah bin Abbas`tan Hazreti Âişe (Radıyallahu anh) ile ilgili âyetlerin tefsiri sorulmuştu. Şu izahta bulunmuşlardı:
“Yüce Allah, dördü, dört şeyle berâet ettirmiş, yapılan iftirâlardan onları temize çıkarmıştır:
“1.Hazreti Yûsuf u, Züleyhâ`nın kendi ehlinden getirilen bir şâhidin dili ile berâet ettirmiştir.
“2.Hazreti Mûsâ`yı, Yahudîlerin dedikodularından, elbisesini alıp getiren taşla berâet ettirmiştir.
“3.Hazreti Meryem`i, kucağındaki oğlunu dile getirip, `Ben Allah`ın kuluyum` diye söyletmek sûretiyle temize çıkarmıştır.
“4.Hazreti Âişe`yi ise, Yüce Allah, kıyâmete kadar bâkî kalacak kadar i`câzkâr kitabı Kur`ân`daki o azametli âyetlerle berâet ettirmiştir ki, bu derecede belâgatlı temize çıkarmanın benzeri görülmemiştir. Bakınız ki, bununla diğer berâet ettirmeler arasındaki büyük ve üstün farkı görünüz.
“Yüce Allah, bunu ancak Resûlünün mertebesinin yüceliğini ortaya koymak için yapmıştır.”129
İftirâcıların Cezaya Çarptırılmaları
Resûl-i Ekrem Efendimiz, konu ile ilgili vahiy geldikten sonra çıkıp halka bir hutbe irâd etti. Sonra da gelen Kur`ân âyetlerini onlara okudu.
    Bilâhare, yapılan iftirâyı dilleriyle yaymakta en çok ileri giden Mıstah bin Üsâse, Hassan bin Sâbit ile Hamme binti Cahş`a had vurulmasını emretti. İftirâcılara had olarak seksener kamçı vuruldu.130

   Resûlullah buyurmuştur ki: “Hazreti Âişe’nin diğer kadınlara üstünlüğü ve rüçhaniyeti Tirit yemeğinin diğer yemeklere olan üstünlüğü gibidir.”

SAHABE-İ KİRAMIN SÖZLERİ
    “Biz ashab olarak hangi hadis-i nebevîde müşkille karşılaşmış isek O’nun nezdinde o konuda tam ve mükemmel bilgi bulup müşkülümüzü halletmişizdir.” Hazreti Ebu Musa el-Eş’arî (r.a)

   “Ben, gerek Kur’an-ı Kerim’in hükümleri konusunda, gerek fıkıh ve feraizde, tıptan ve Arapların meşhur günleri ve şiirleri konusunda ve gerekse ensâb ilminde Hazreti Âişe’den daha bilgili bir kimse görmedim.” Hz. Urve b. Zübeyr (Radıyallahu anh)

    “Âişe’den (r.anha) daha fasih birini görmedim.” Hz. Musa bin Talha (Radıyallahu anh)

   “Ben Hz. Ebu Bekir’in, Ömer’in, Osman ve Ali ile sair halifelerin hutbelerini dinlemişimdir. Hiç birinin ağzından Hz. Âişe’nin kelâmı kadar fasîh olanını duymamışımdır.” Hz. Ahnef b. Kays (Radıyallahu anh)

   “Şayet Âişe’nin anlatılan faziletleri olmasaydı bile ona şeref ve fazilet olarak ifk hadisesi yeterdi. Onun hakkında kıyamete kadar okunacak bir Kur’an ayeti inzal olundu.” Hz. Urve b. Üzeyne (Radıyallahu anh)

   “Ben hiçbir hatip görmedim ki Hz. Âişe’den daha beliğ, fasih ve zeki olsun.” Hazreti Muaviye (Radıyallahu anh)

   “O, güzel ve beyaz bir kadındı. Bunun için ona “Hümeyra” denir. Hz. Peygamber, ondan başka bir bakire ile evlenmedi. Ondan daha çok bir kadını sevmedi. Kadınlar içinde ondan daha bilgili bir kadın görmedim. O, Hz. Peygamber’in hem dünya, hem de ahiretteki zevcesidir. Bundan daha büyük bir iftihar vesilesi olur mu?” Zehebî

   Hazreti Aişe annemizin Rivayet ettiği hadislerin sayısı 2210’a ulaşmıştır. Faziletleri, ahlakı, Resulüllah efendimizle şakalaşmaları, münasebetleri, aşkı ve muhabbeti ciltlerle anlatılacak bir insandır. Böyle bir insana, iftira atmak ancak münafıkların amelidir. Münafıklar ise Cehennemin en alt tabakasında yerlerini dolduracaklardır. Allah’u Teala cümlemizi Ehli Sünnet ayırmasın, bu sapıkların karşısında dimdik duranlardan eylesin.

www.ihvanlar.net

PAYLAŞ