YEHOVA ŞAHİTLERİ MİSYONERLİK FAALİYETLERİNİ HIZLANDIRDI

   Allah’u Teala (Celle Celaluhu) Asr suresinde hüsrana uğrayan ve kurtuluşa erenleri sıralarken Hakkı tavsiye edenleri yani  “emri bil maruf” yapanları da kurtuluşa eren kutlu insanlar kategorisinde zikrediyor. Evet, alimin kurtuluşu bildiğini aktarması, cahilin kurtuluşu ise alimin bildiğinden istifade etmesiyle mümkün olur. Dolayısıyla emri bil maruf emrinin yerine getirilmesi her iki gurubunda kurtuluşuna vesile olur.

   Peki, ya bu emir yerine getirilmez ise ne olur?

ORTALIK MİSYONERLERE KALIR
   Ehlisünnet âlimlerin susturulmasıyla meydan reformist bid’atçilere kaldığı gibi, Müslümanların emri bil maruf vazifesini yerine getirmemesi sebebiyle de halk misyonerlerin tuzağına düşme tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor.

   Türkiye’de misyonerlik faaliyetleri yeniden aktif hale gelmeye başladı. Bunun sebebini zikretmeden önce misyonerlik faaliyetlerine değinmek gerekiyor.

   Yaptığımız araştırmalardan ve bizzat şahit olduğumuz bazı hadiselerden misyonerlerin eskiye nazaran daha cüretkar ve aleni bir şekilde faaliyetlerini hızlandırdıklarını anlıyoruz.

   Karşılaştıkları insanlardan özellikle saf ve cana yakın olanlarını tercih ediyorlar. Muhabbet sırasında kendilerini tanıtarak Hıristiyanlık propagandası yapıyorlar. Yahova şahitleri olduklarını ve “tanrı”nın insanlığa vaat ettiği nimetleri(!) anlatmaya başlıyorlar. Bastırdıkları dergiyi ücretsiz dağıtıyorlar.


    İşte dağıttıkları derginin 2012 Eylül sayısının kapağı. Derginin ne bandrolü var ne de barkodu. Yasal yollarla basılmadığı anlaşılan derginin 4. sayfasının alt kısmında şöyle bir yazı bulunuyor:
   “Bu yayın parayla satılmaz. Gönüllü bağışlarla desteklenen, dünya çapındaki kutsal kitap eğitim programının bir kısmıdır. Bu yayının Türkçesinin hazırlanmasından  Yehova’nın Şahitlerini Destekleme Derneği sorumludur.”

   Bir de derneğin telefon numarasını vererek isteyenlerin ücretsiz bir şekilde dergiye ulaşabileceği söyleniyor.

DERGİDE NE VAR?
   Eylül sayısında ana tema olarak Kıyamet Günü işlenilmiş. Kıyamet günü hakkında yazılıp çizilenlerin spekülatif olduğu, çeşitli olayların olmasının mümkün olabileceği ancak kıyametin dünyanın yok olması anlmında olmadığı vurgulanıyor. Kaleme alınan yazı İncil’den alıntılanan sözlerle destekleniyor. Onlardan bir tanesi şöyle:
   Dünya ve yeryüzü yok olacak mı?
   “Doğrular yer yüzünü mülk edinir, orada sonsuza dek otururlar.”(Mezmur 37:29)

   AHİRETİ İNKAR
   Yazının sonu şu şekilde bağlanıyor:
   “Kutsal yazılar gelecek hakkında her şeyi bildirmese de, insanlığın asla yok olmayacağını söylüyor. Gelecek hiç tahmin demeyeceğimiz kadar muhteşem olacak. Buna kesinlikle güvenebilirsiniz çükü yaratıcımız Yehova, söz verdiği her şeyi yapabilecek güçtedir.”

   HIRİSTİYANLIĞIN BOZULDUĞUNU KABUL EDİYORLAR
   Derginin en ilgi çekici yeri Hıristiyanlığın bozulduğunu kabul ettikleri bölüm. Sayfa 15’te bu gerçeği şöyle kabul ediyorlar:
   “Özellikle İsa’nın ilk takipçilerinin ölümünden sonra, Hıristiyan cemaatindeki bazı sorumlu kişiler, Yunan felsefesinden etkilenerek Hıristiyan öğretilerini yozlaştırdılar ve bunun sonucunda gerçek Hıristiyanlık yavaş yavaş yok olmaya başladı.”
   BABA VE OĞUL
   Dergide, incil’den alıntılanan bazı sözler Hıristiyanların tanrı inancını bir kez daha ortaya koyuyor. Matta 24’te şöyle diyor: “o gün ve saat konusunda kimse bir şey bilmez; ne gökteki melekler, ne de oğul, yalnız Baba bilir”
   KUR’ANI KABUL ETMİYOLAR
   Dergi, Hıristiyanların inanç sistemi hakkında bilgiler vermeye devam ediyor. 13. sayfada şöyle bir giriş bulunuyor:
   “Sekiz bölümden oluşan bu makale dizisinde Kutsal Kitabın (Tevrat, Zebur ve İncil olarak bilinen kutsal kayıtların) dikkat çekici bir özelliği ele alınıyor”

   Bu cümlelerden Kur’an-ı Kerimi kutsal bir kitap olarak kabul etmedikleri anlaşılıyor. Kur’an-ı Kerimi diğer tahrif edilmiş kitaplarla bir tutmamaları elbette çok güzel ama bizim saf Müslümanlar tam tersini yapıyor.

DİYALOGCULAR İYİ BAKSIN!
   Dinler Arası Diyalog faaliyetlerini başlatan ve genişletenler bu fikirleri iyi incelesin. Amentüde ittifak ediliyor mu, tanrımız bir mi ve bizim kitabımızı kabul ediyorlar mı sorularına cevap bulsunlar. Düştükleri tek taraflı yanılgının farkına varsınlar da milleti kandırmaktan vazgeçsinler.

MİSYONERLER DİYALOG FAALİYETLERİNDEN SONRA YÜZ BULDU
   Misyonerler, her ne kadar eskiden beri çalışssalar da dinler arası diyalog faaliyetlerinin tv, gazete, din dersleri, ilahiyatçı beyanları, belediyelerin düzenlediği konferanslar sayesinde kendilerine çok geniş bir çalışma alanı buldular. Artık hiç çekinmeden ve en acısı tepki almadan çalışıyorlar.

   “Amentüde ittifakımız var” felsefesi beynine kazınan ve muharref dinlerin “ibrahimini din” olarak benimsetilen ve “aynı Allah’a inanıyoruz” düşüncesi aşılanan bir genç bu misyonerlere ne kadar tepki verebilir ki? Tepki vermek şöyle dursun inancı zayıf ise bu akıma da kapılma ihtimali çok yüksektir.

   Şimdi “dinler arası diyalog” faaliyetlerinin ne kadar tehlikeli olduğunu daha iyi anlaşılıyor ki bu konuda sizleri defalarca uyardık.

   Bunun bir Papalık projesi olduğunu, Hıristiyanlığı sempatik gösterme çabası olduğunu vs.. yazdık ta yazdık. Kadiri tarikatı, İskenderpaşa Cemaati, Tomor hoca, Bayram Hoca, Cübbeli Hoca, Mahmud Efendi Hazretlerimiz ve çeşitli Hocaefendiler de bu konuda defalarca uyardı.

   Bu kadar akil insan bir konuda ittifak edecek ama siz Amerika ve maşalarının bir bildiği var diyerek sadece bir ayetten yola çıkarak diyalog faaliyeti yürüteceksiniz. Bunu hangi akıl kabul eder?

   Şimdi ok yaydan çıkmış ve nereye gideceği de belli değil. Allahu Teala yanlışa düşen kardeşlerimize acilen tövbe nasip edip yanlışları telafi etmelerini ihsan eylesin. Felaketler kapımızı çalarken cümle Ümmet-i Muhammede uyanışlar ve şuur nasip eylesin…

www.ihvanlar.net

PAYLAŞ