Mehmet Şevket Eygi: Bu devran hep böyle gitmez

Bu devran hep böyle gitmez, bir çöküş, bir bitiş, bir kopuş olur sonunda… Günahlar. isyanlar, azgınlıklar, çılgınlıklar, nankörlükler Kıyamete kadar sürmez, ip bir yerde kopar…
Yer göçer, gök çöker. Köpekler ve çakallar ulumaz biteviye. Her azgınlığın, her çılgınlığın bir mühleti vardır. Mühlet dolar, vakt-i merhun gelir çatar.
Ellerde kadehler, yataklarda fahişeler, sazlar delice çalarken ansızın patlar Vezüv.
Kaçamazlar, bir sığınak bulamazlar, lavlar gafilleri yutar.
Dünü unutmuşlar, yarını düşünmemişlerdi. Bugün dün ile yarın arasındadır. Dünü yarını olmayanların bugünü olmaz.
İyi günlerde azık toplamayanlar kışın aç kalır.
O’nu unutanlar, O’nun kendilerini unutmadığını düşünmez.
Çalgılar, eğlenceler, günahlar, vur patlasın çal oynasın… Çıplak karılar, kadehlerde meyler, sarhoş naraları…
Deste deste paralar… Bunlar helal kazanç mıdır, haram mıdır?
Adım başında bir faizhane… Faiz üç dinde haram… Faizciler Allaha ve Resulüne savaş ilan etmişler… Galibiyeti olmayan bir savaş.
Husumet, nifak, şikak, fitne, fesat…
Tefrika, ihtilaf, çekişme, tepişme… Evyah ki eyvah.
Gökleri dinle, kulağını yere koy. Zemin bir iniyor, bir çıkıyor, derinlerden homurtular geliyor.
Büyük zelzelenin tarihini bilen var mı?
Büyük isyan… Dehşetli yangın… Gaflet gaflet gaflet…
Vezüv sarsıntılar içinde… Titanic buzdağına doğru hızla ilerliyor. Günahkarlar şehri Pompei’de günlük hayat sürüyor. Gemide çalgılar çalıyor, şampanyalar içiliyor, dans ediliyor, kumar oyanıyor.
Vakti gelince yanardağı ansızın patlıyor.
Vakti gelince dev gemi ansızın buzdağına çarpıyor.
Hangi çılgın demişti, bu gemiyi Allah bile batıramaz diye… Ya öyle mi?
Milli Gazete

PAYLAŞ