Arı ve bal – Balın faydaları

   Allah (Celle Celaluhu) buyuruyor:
Rabbin bal arısına, dağlardan, ağaçlardan ve (insanların) yaptıkları çardaklardan kendine evler (kovanlar) edin diye ilham etti. Sonra meyve (ve çiçek) lerden ye ve Rabbinin (bal yapımı için) kolaylaştırdığı yollara boyun eğerek gir. Onların karınlarından çeşitli renklerde bir şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifâ vardır. Kuşkusuz bunda düşünen toplumlar için ibretler vardır. (Nahl- 68 – 69)

   Evrendeki denge-düzenin gereği yerde, göklerde çeşitli varlıklar yaratan,
her birine farklı yetenekler ve farklı görevler veren Allah, arıya da bal yapma yeteneğini ve görevini vermiştir.

   Çok düzenli ve son derece disiplinli toplumsal hayâtı yaşayan bal arılarının çalışma sisteminde, düşünen toplumlar için gerçekten çok ibretler vardır. Şöyle ki;

Her kovanda üç çeşit arı vardır:
   Arı beyi: Dişi olan arı beyi kovanda tektir ve işçi arılar tarafından özel olarak arı sütü ile beslenir. İri yapılı ve diğer arılara göre uzun ömürlü olan arı beyinin görevi yumurtlamak ve farklı hormonlar salgılayarak arıların davranışını kontrol altında tutmak ve kovanda disiplini sağlamaktır.
   Erkek arılar: Sayıları az olan erkek arılar da, işçi arılar tarafından beslenirler. Bunların görevi arı beyi (kraliçe arı) ile çiftleşmek ve onu döllemektir. Görevleri bitip kovanda yük olmaya başlayınca, işçi arılar tarafından ya öldürülür ya da kovandan dışarı atılırlar.
   İşçi arılar: Kovanın içindeki ve dışındaki bütün işleri işçi arılar yapar.
Balmumundan petekleri yapmak, boru şeklindeki diller ile çeşitli meyvelerden ve çiçeklerden bal özünü emip almak, larvalara
(yavrulara) bakmak, kovanı temizlemek, zehirli iğneleri ile kovandaki balı korumak ve aynı kokuyu taşımayan arıları kovana sokmamak işçi arıların görevidir.
   İşçi arıların çeşitli çiçeklerden ve meyvelerden topladıkları bal özü (nektar), midelerinin bal bölümünde çok karmaşık kimyasal işlemler sonucu bala dönüşür ve insanların yararına sunulur. İlk çağlardan beri insanlar tarafından sevilip yenilen ve şerbet yapılarak içilen bal, kuşkusuz şifâ ve enerji kaynağıdır.

   Yüce Allah’ın “Onda (balda) insanlar için şifâ vardır” buyurması,
bizim için kanıt olarak yeterlidir ve başka kanıtlar aramamıza gerek yoktur.
Âişe radıyallahû anha buyuruyor:
   Resûlullah (s.a.v.) balı çok severdi. (Buhârî – Müslim)

Âişe radıyallahû anha buyuruyor:
   Resûlullah (s.a.v.) in en sevdiği içeceklerden biri de, bal şerbeti idi. (Ebû Nuaym)

   Ancak her şeyin azı karar, ortası yarar ve çoğu zarar olduğu gibi, balın
çoğu da zararlıdır. Yüce Allah’ın koymuş olduğu fıtrat kanunlarına baktığımızda! Rabbimiz süt üretimi görevini deve, inek, koyun ve keçi gibi iri yapılı hayvanlara verirken ve onların her biri günde litrelerce süt verirken, bal üretimi görevini küçücük arılara vermesi, gerçekten çok düşündürücüdür ve akıl sahipleri için bunda nice ibretler ve alınacak dersler vardır. Şöyle ki;
   Bir kovanda yaklaşık 50.000 arı bulunur, meyvelerin ve çiçeklerin bol
olduğu mevsimlerde bile bu arılar günde ancak bir kg. kadar hakiki bal
üretebilir. Çünkü bir kg. hakiki bal üretimi için yaklaşık 70.000 arı yükü bal özüne gerek vardır.

   Bu nedenle bal tüketiminde ölçülü, bilinçli olmamız ve balı özellikle aç
karnına tüketmemiz daha yararlıdır. Sabah-akşam aç karnına yenilen ya da su ile şerbet yapılarak içilen balın sayısız faydaları vardır ve onlardan bazıları şunlardır;

   Bal kanı temizler, kan dolaşımının düzenli çalışmasını kolaylaştırır ve kalp çarpıntılarını önler.

   Sindirim sistemini çalıştırıp midenin yükünü hafifletir ve gönüle ferahlık
verir.

   Kansızlar için doğal kan kaynağı olan bal, beyin hücrelerini, zekâyı ve gözleri güçlendirir.

   Balgam sökücü özelliği ile solunum yollarını açar, sinir sistemini teskin eder (sakinleştirir) ve sinirsel gerilimden kaynaklanan uykusuzluğu giderir.

   Kabızlıktan şikâyeti olanlar gece yatmadan önce bir su bardağı ılık bal şerbeti içerlerse, kabızlık derdinden kurtulur, kalın bağırsakları rahatlar ve bâsur rahatsızlıkları hafifler.

   Bir su bardağı süte, bir tatlı kaşığı bal ve yarım çay kaşığı çörekotu karıştırılıp sabah aç karnına veya akşam yatmadan önce içilirse, ölümden başka her derde şifâdır.
www.ihvanlar.net – Ahmet Tomor Hocaefendi

PAYLAŞ