Nuru'l-İzah Tercümesi – Ezan

Ezan[1] ve Kamet

Erkeklerin, ister tek başlarına kılsınlar, ister edâ isterse kaza kılsınlar, ister seferde ve isterse hazarda bulunsunlar, farz namazlarını kılarlarken ezan ve kamet (okumaları) müekked sünnet olup kadınlara mekruhtur.[2]

Ezan ve Kametin Okunuş Şekli

(Ezan okumak için) Önce dört kere tekbir getirilir, (yani “Allâhü ekber” denir), sonunda da iki kere aynı lafizlarla tekbir getirilir. Her iki şahadeti (“Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah” cümlelerini) söylerken, önce ses­siz bilahare yüksek sesle söylememelidir. Sabah ezanında buna, “Hayye ale’l-felah”tan sonra iki kere “es-Salâtü hayrım mine’n-nevm” lafzı ilâve edilir.
Kamet de tıpkı ezan gibidir, ancak “Hayye ale’l-felâh”tan son­ra iki kere “Kad kameti’s-s al âh” denilir.
Müezzin ezanı ağır ağır, kameti ise seri okur. Ezan olduğu bi­linse dahi (meselâ ezanın) Farsça okunması uygun olmaz. En doğrusu da budur.

Müezzine Müstehab Olan Şeyler

 (1) (Ezan okuyan) müezzinin (Rasûlullah’m) sünnetine vâkıf,
 (2) namaz vakitlerini bilen, sâlih (bir kimse) olması,
 (3) (ezan okurken) abdestli bulunması ve kıbleye dönmesi müstehabdır.
 (4) (Sonra müezzinin ezan sırasında parmaklarını kulaklarına koyması;
 (5) “Hayye ale’s-salâh” derken yüzünü sağa, “Hayye ale’l-felâh” der-, ken de sola çevirmesi,
 (6) (ezan, minare gibi yerlerde okunuyorsa) şerefede dönmesi;
 (7) müstehab olan vakti gözetmekle beraber ezanla kamet arasında namaza devam edenlerin hazırlanmaları için bir miktar beklemesi;1
(8) akşam namazı(nın ezanından sonra) ise üç kısa âyet okuyacak kadar yahut üç adım yürüyecek kadar (ezanla kamet arasında) beklemesi,
(9) ezandan sonra: “Ey namaz müdavimleri, haydi namaza, namaza!” diye seslenerek namazın başladığını ayrıca ilan etmesi dahi müstehabdır.

Ezan ve Kamette Mekruh Olan Şeyler

(1) (Ezanda) telhîn yapmak,2
 (2) ezan ve kametin abdestsiz okunması;
 (3) cünübün,
 (4) aklı ermeyen çocuğun, delinin, sarhoşun, kadının, (isyankâr ve) fâsıkm, oturan bir kimsenin ezan okuması,            (5) ezan ve kamet esnasında konuşulması mekru tur.
Buna Rasûlullah (Aleyhisselâm)’m, Bilâl (Radıyallahu anhe söylediği:
«—Bilâl! Ezanla kamet arasında biraz bekle, tâ ki abdest alan kimse rahatça abdestini alsın, yemeğini yiyenler rahatça yesinler» mealindeki ha-dis-i şerifi delildir. Evet ezan; vaktin girdiğini, insanların namaz için temiz­lenip camide hazır bulunmaları gerektiğini bildirmektir. Ezandan sonra he­men kamet okun(up namaza kalkü)sa bu hedefe ulaşılamaz.
Telhîn, yâ (ezanın) kelimelerinin değişmesine sebebiyet verecek şekilde tegannî etmek, kelimenin harflerini fazlalaştırmak veya eksiltmek yahut da kelimelerin harekelerinde hatâ yapmaktır.
(Ezan ve kamet esnasında konuşulduğunda) kametin değil de eza­nın yeniden okunması müstehabdır. Şehirlerde[3] cuma gününün öğlesi için (cumayı kılamayaniarm) ezan ve kamet okumaları mek­ruhtur.

Geçmiş Namazlar İçin Ezan ve Kamet

Geçmiş namazlar için hem ezan ve hem de kamet okunur. Birden fazla kılınacak geçmiş namazların[4] ilki için dahi (ezan ve kamet okumalıdır). Kaza edilecek geçmiş namazların ilki dışındaki kaza namazlarında, eğer aynı yerde kılmacaksa, ezam değilse bile kameti terketmek mekruhtur.

Ezanı Duyanın Yapması Gereken Şey

Sünnete uygun olarak okunan ezam[5] duyunca, (her şeyi bırakıp) susmalı ve (müezzinin) söylediklerini tekrar etmelidir.
“Hayye ale’ssalâh ve hayye ale’l-felâh’larda “Lâ havle ve lâ kuv­vete illâ billah” denilir. Müezzin “es-Salâtü hayrun mine’n-nevm” deyince, “Sadakte ve berirte=Haklısm, doğru söylüyorsun” yahut “Mâ şâ Allah” demeli ve sonra da şu vesile duasını okumalıdır:
“Allahümme Habbi hâzihıd-davetıt-tâmmeti ve’s-salâti’l-kâimeti âti seyyidenâ Muhammedeni’l-vesîlete ve’l-fazîlete ve’b-ashü makâmen Mahmâdeni’llezî va’adtehû.
Manası: “Ey bu tam davetin, kılınacak namazın Rabbi olat* Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e vesile ve fazilet ver; om va’dettiğin Makam-ı Mahmûd’a ulaştır.”

Geçmiş Konularla İlgili Sorular

Namaz, lügat ve sert yönden ne manaya gelir? Emredilişindeki hikmet nedir?
Farz olmasının şartları nedir? Küçük çocuğun velisine düşen görevler nelerdir? On yaşına geldiği halde namaz kılmayan çocuk neyle dövülür?
Namazın farz oluşunun sebepleri nelerdir? Vaktin ilk (dakikalar)ında sınırlamasız olarak farz olması ne demektir?
Beş vakit namazın vakitleri hangi vakitlerdir? Vitir namazının vakti hangi vakit­tir? Bunun hususi bir vakti var mıdır? Vitir namazı, yatsıdan önce kılınır mı? Namazla mükellef olanlar yatsı ve vitir vaktinin bulunmadığı bir ülkedeyseler ne yaparlar, niçin?
Özürsüz olarak iki vaktin farzı bir vakitte kılanabilir mi? İstisna edilebilecek bir durum var mı, (varsa) delili nedir?
Sabah ve öğle namazlarının müstehap vakitleri hangisidir? Öğle, ikindi ve akşam namazlarını geciktirmemek veya tehir etmek, hangi hallerde müstehaptır? Yatsı namazının tehiri, hangi vakte kadar müstehaptır ve hangi hallerde geciktirmemelidir. Vitir namazının hangi vakte kadar tehiri müstehaptır, niçin?
Kerahet vakitleri nelerdir? Namaz kılınması doğru olmayan vakitler hangileri­dir? Namaz kılınması kerahetle caiz olan vakitler hangileridir? Hangi vakitlerde nafile kılmak mekruhtur? Buralarda kerahetle ne kasdedilmektedir?
Ezarj ne demektir? Şer’î manası nedir? Ezan, vakit girer girmez okunmalı mıdır?
Ezan ne zaman meşru kılınmıştır? Ezan ve kametin nasıl meşru kılındığını bi­liyor musunuz? Bunlardan her biri nasıl okunur?
Müezzine ve kamet okuyana neler müstehaptır? Ezan okurken şahadetlerde sesi nasıl kullanmalı? Ezanla kametin okunuşları arasında hızlılık ve yavaşlık bakımından fark var mıdır? Namazın başladığı, ezandan ayrı olarak nasıl duyurulur? Ezanla kamet arasında niçin biraz ara verilir?
Ezan ve kamette mekruh olan şeyler nedir? Ezan ve kamette telhîn ile ne kas-dolunuyor? Kaçırılmış namaz veya namazlar için ezan ve kametin hükmü ve bunun delili nedir?
Ezanı duyanlar ne yaparlar? Ezan okuyan müezzin telhîn ederek okuyorsa, bu­nu duyanlar kendisini takip ederek (okurlar) mı? Ezan duyulmadığı takdirde müezzinin ezanına iştirak etmek sünnet olur mu?
 
[1]  Arap dilinde, kendisiyle bildirimde bulunulan herşeye, “ezan” denir. Şeriat ıstılahında ise ezan, belli lafızlarla namaz vaktinin girdiğini bildirmekten ibarettir. Ezanın, vakit girer girmez okunması şartı yoktur. Hicretin birinci yılında meşru kılınmıştır ezan. İkinci yılında olduğunu söyleyenler de vardır. Daha önceleri namaz vaktinin girdiği gelip geçenlere, “Namaza, na­maza” tarzında çağırılmak suretiyle bildirilirdi. Sonra Rasûl (Aleyhisselâm) ve ashabı toplanıp, namaz vaktinin girdiğinin Müslümanlara hangi şekilde duyurulacağı hususunda müşaverede bulundular. İçlerinden biri çan çalınmasını teklif etti; Hıristiyanlannkiyle aynı olacağı için bu uygun görülmedi. Bir diğeri ateş yakılmasını söyledi; bu da Mecûsîlere benzeyeceği için tasvib edilmedi. Neticede herhangi birşey üzerinde ittifak sağlanamadı.
Sonra Abdullah b. Zeyd bir rüya gördü. Rüyasında birisi ona, ezanın lafızlarını öğretti. Sabah olup da rüyasını Rasûlullah (Aleyhisselâm)’a anlatınca, Efendimiz beğendi ve (namaz vaktinin) ilanı için bu cümlelerin Bilâl’e bildirilmesini emretti. îşte bu hâdiseden sonra farz namazlarda ezan okumak müekked sünnet oldu.
[2] Kadınların seslerini yükseltmeleri haram olduğundan, yüksek sesle o’ ezan ve kameti okumaları mekruhtur.
[Ancak binekte olunması hâli bu hükmün dışındadır.]
[3]  Ezan ve kametin cuma günü köylülere değil de şehirlilere mekruh oluşunun sebebi, bizim, mezhebimizde, köylülere cuma namazının farz olmayışıdır. Durum böyle olunca köylülerin, cuma günü öğle namazı için ezan ve kamet okumaları mekruh değildir. Çünkü tartışmasız bir şekilde bunlara öğle namazı   farzdır.  Ama   Şehirliler,  özürlü  veya  özürsüz   olarak  cuma namazlarını kaçırdıklarında, tek başlarına veya cemaatla kılacakları öğle namazları için ezan ve kamet okumaları mekruhtur.
[4] En iyisi geçmiş namazların her biri için ezan ve kamet okumaktır. Nitekim Ahzab (Hicretin dördüncü yılında meydana gelen Hendek Muharebesi) günü kâfirler, Rasûl (Aleyhissalâtü vesselam)’ün, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarını kaçırmasına sebep olunca, Peygamber Efendimiz (Saüalîahu aleyhi uesellem) Bilâl (Radıyallahu anhXe, bu namazların her biri için ezan ve kamet okumasını söylemiş ve mezkûr namazları sırasıyla kaza etmişti.
İmam Mâlik b. Enes (Radıyallahu anh)’in el-Muvatta’mda Zeyd b. Es-lem’den rivayet edilen bir hadis-i şerifde şöyle denilmektedir:
“Rasûlullah (Aleyhisselâm), bir gece Mekke yolunda konaklamış ve na­maza kaldırması için Bilâl’i görevlendirmişti. Hem Bilâl ve hem de diğerleri uyuyakaldılar. Uyandıklarında, güneş çoktan doğmuştu. Bunun üzerine Rasûlullah (Aleyhisselâm) insanlara, (bineklerine) binip bu vadiden uzaklaşmalarını emretti ve; “Burası şeytan vadisidir” dedi. (Bineklerine) bi­nip vadiden uzaklaştılar. Sonra Rasûlullah, (bir yere gelince) inmelerini ve abdest almalarını, Bilâl’e de (geçirdikleri) namaz için ezan ve kamet okumasını emretti, sonra da birlikte namaz kıldılar.”
[5]  Yani tegannîsiz okunan ezan. Sağırların ezanı tekrarlamaları ve ezanın manasının anlaşılması şart değildir.
 

PAYLAŞ