İhvanlığın neresindeyiz?

   Hepimiz mürit olduğumuzu, hepimiz ihvan olduğumuzu hatta kimimiz “müritliğin ancak kendinden” sorulduğunu hal ve tavırlarıyla iddia ediyor. Ve hatta kimisi müritlerin mensup olduğu cemaatten kendisinin sorumlu olduğunu ve cemaati temsil ettiğini ima ediyor.
   Peki, acaba kaçımız hal ve hareketlerimizle gerçek bir müridiz? İntisab ettiğimiz şeyhimizin

Resulüllah’tan devraldığı (Kur’an ve sünnet) yoluna ne kadar bağlıyız?
   Bunu sorgulamamız gerekmiyor mu?

   Gelin hep beraber kendimizi küçük bir sorguya çekelim ve nefsimizde şu soruların cevabını arayalım:
1- Yaptığımız zikir derslerinin mana olarak farkında mıyız? Yani “La ilahe illallah” derken Allah’tan başka maksut edinilen, yönelinen herşeyi zihnimizde ve gönlümüzde terkedebiliyor muyuz? Yoksa sadece zikrimiz dilde mi kalıyor?
2- Resulüllah (Sallallauhu Aleyhi ve Sellem) Efendimizin sünnetini sadece cemaatte olduğumuz için kendimizi mecbur hissettiğimiz için mi uyguluyoruz yoksa bu işin şuurunda olarak Resulüllah’ın yolunu temsil ettiğimizin farkında mıyız?
3- Birbirimiz için mi yoksa kendimiz için mi yaşıyoruz?
4- Kardeşimizi kendimize tercih edebiliyor muyuz?
5- Kardeşimizin kuyusunu mu kazıyoruz yoksa yolunu mu açıyoruz?
6- Kardeşimize çelme mi takıyoruz yoksa destek mi oluyoruz?
7- Ehli Sünnet davasının neresindeyiz?
8- Menfaat için kardeşimizi satıyor muyuz yoksa menfaatten vazgeçebiliyor muyuz?
9- Derdimiz kendimizi mi yoksa davamızı mı yüceltmek?
10- Müslülamanların menfaatinin herşeyin önünde olduğunun farkında mıyız?
  Bu sorular çok önemli. Çünkü tasavvuf aslında nefsini terbiye ederken en önemlisi sizin sosyal hayatınızı Allahu Teala’nın istediği şekle ve düzene sokmayı amaçlıyor.
   Mesela şayet 1. sorudaki gibi “La ilahe ilallah” derken bütün maksatları silip atıyorsanız “para, eşya, mal, mülk” gibi kardeşi kardeşe kırdıran, oğulu babaya düşman eden menfaat duygularını da bir kenara bırakmanız gerekecek. O zaman bir çok çekişmelerin de otomatikman önü kesilecek.
   2. sorudaki gibi Resulüllah’ı temsil ettiğimizin farkındaysak yolda yürüyüşümüzden tutun da komşumuzla geçimimize kadar bir çok şeyde son derece dikkatli olmamız gerekiyor.
   3. sorudaki gibi birbirimiz için yaşıyorsak, 9. sorudaki gibi kendimizi değil davamızı yüceltmek istiyorsak birliğimizi ve bütünlüğümüzü bozacak her türlü davranıştan, sözden ve fiilden uzak durmamız gerekecek.

  Bu soruları sizler çoğaltabilir ve cevaplayabilirsiniz.
   Ancak sizlere şu kadarını söyleyelim ki, maalesef müritler bu yolun adabını terkediyor, amacını kaybediyor ve yukarıdaki sorular hep menfi taraftan cevaplanıyor.
   Kendi yoldaşının kuyusunu kazan mı dersiniz, menfaat için birbirini harcayan mı dersiniz, Ehli sünnet davasında çalışanlara çelme takan mı dersiniz, birbirini çekiştiren mi dersiniz…
   Neler var neler…
   Müritlik eldeki tesbihten ibaret oldu artık. İnmedi gönle, dilde kaldı ihvanlık.
   Biz kısa arz edelim, siz uzun anlayın inşaAllah…

www.ihvanlar.net

PAYLAŞ
Etiketler