Kanaat zenginlik ve Hırs fakirliktir

Yüce Allah buyuruyor:
   Rabbinin rahmetini onlar mı taksim ediyorlar? Halbuki onların dünya hayâtında aralarındaki geçim (rızık) larını biz taksim ettik. (Toplumsal dengenin gereği) birbirlerine işlerini gördürmeleri için bazısını bazısına (farklı) dereceler (ve farklı yetenekler) le üstün kıldık. Rabbinin rahmeti onların biriktirip yığdıklarından daha hayırlıdır. (Zuhruf – 32)
   Madde ötesi âlemlerdeki varlıkları sadece bir “OL” emri ile ve madde âlemindeki varlıkları da zincirleme sebepler kuralı doğrultusunda yaratan Allah, Madde âlemindeki denge-düzenin gereği aynı kovanda yaşayan arıları bile farklı özellikler ve farklı yeteneklerle yarattığı gibi, toplumsal dengedüzenin gereği insanları da farklı özellikler ve farklı yeteneklerle yaratmış ve bazı insanları mal, mülk, makam ve yetki açısından diğerlerinden üstün kılmıştır.
Neden mi?
   Tek bir binanın yapımı için bile, mimar, mühendis, hafriyatçı, kalıpçı,
demirci, betoncu, duvarcı, sıvacı, sucu, elektrikçi, doğramacı, camcı, fayansçı ve boyacı gibi farklı özelliklere ve farklı yeteneklere sahip insanlar
gerektiğinden,
   Yüce Allah insanları fiziksel ve beyinsel açıdan farklı özelliklerle yaratmış
ve toplumsal düzene katkıda bulunmaları için farklı yetenekler vermiştir. Eğer Yüce Allah insanların hepsini fiziksel ve beyinsel açıdan tek tip varlıklar olarak yaratsaydı, doğal olarak herkes aynı işi yapacağından toplumsal düzen kurulamaz, insanlar birbirinden yararlanamaz, yatırımlar yapılamaz, büyük işler başarılamaz ve devlet düzeni bile kurulamazdı.
   İşte kim Yüce Allah’ın verdiği yeteneklere ve taksimde payına düşen
işe, aşa razı olup başkalarının işinde, aşında ve yaşantısında gözü olmasa, buna Kanaat denir. Kanaat eden kimse gönül huzuru ile dünyada rahat yaşar ve âhiret âleminde o güzelim cennete kavuşur, Kim de Yüce Allah’ın verdiği yeteneklere ve taksimde payına düşen işe, aşa razı olmayıp başkalarının işinde, aşında ve yaşantısında gözü olsa, buna Hırs denir. Hırslı (ihtiraslı) kimsenin gönlü daralır, dünyası kararır ve âhireti felâket olur.
Bu gerçekler karşısında Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın;
“Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler” ve Yunus Emre’nin;
“Kimi atlas libas giyer, şükür bize aba düştü”
diye taksimde payımıza düşen işe, aşa ve yaşantıya razı olmanın dışında elimizden ne gelir ki!
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
   Allah’ın size verdiği nimeti küçümsememeniz için (yaşantısı) sizden aşağı olanlara bakın, sizden daha üstün olanlara bakmayın! (Müslim – Tirmizî – İbni Mâce – Ahmed İbni Hanbel)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Allah’ın sana taksim ettiği rızka razı ol ki, insanların en zengini olursun. (Tirmizî)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Gerçek zenginlik mal çokluğu ile değil, gönül zenginliği iledir. (Buhârî)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Aza kanaat etmeyen, çok mala da doymaz. (Beyhakî)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
İnsanoğlunun iki vadi dolusu altını olsa, (kanaat etmeyip) üçüncüsünü de ister. Onun gözünü ancak (kabre girince) bir avuç toprak doyurur. (Buhârî)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
   İnsan yaşlansa da, onun iki duygusu sürekli genç kalır. Biri çok kazanma (mal edinme ve belirli makamlara gelme) hırsı, diğeri de çok yaşama hırsıdır. (Buhârî – Müslim)
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Kim yaptığı bir işten geçimini sağlıyorsa, ona devam etsin. (Beyhakî)
Ahmet Tomor Hocaefendi – ihvanlar.net

PAYLAŞ