Şehadet eylemi (operasyonu) caiz mi?

İNTİHAR TİMİ OLMANIN FIKHEN CEVAZİYETİ
   Soru: Savaşlarda intihar timleri oluyor malumunuz. Bir yeri alabilmek, muayyen bir şahsı öldürebilmek veya herhangi bir şekilde düşmana zarar verebilmek için neticesinde öleceklerini bildikleri bir şeyi kasten yapıyorlar. Kur’an’da kendinizi tehlikeye atmayın denmiyor mu? Böyle bir iş yapmak ne kadar İslâmîdir. Cevabınızı bekliyorum.
   Cevap: İmam Muhammed (Rahimehullah) “es-Siyeru’l-Kebîr” inde şöyle demektedir: “Bir adam tek başına kendisini bin tane kişinin arasına atsa, şayet kurtulacağını yahut düşmana hasar vereceğini ümit ediyorsa bunda bir beis yoktur. Eğer ne kurtulabileceği ne de karşı tarafa zarar hasar verebileceğine dair ümit var değilse ben bunu onun için caiz görmüyorum. Çünkü böyle birisi Müslümanlara hiçbir fayda temin etmeksizin kendisini telef olmaya atmıştır.
   Bu iki şey konusunda ümidi olmayıp sadece bu hareketiyle Müslümanları cesaretlendirerek onun yaptığı gibi yapıp öldürülerek düşmana hasar vermelerini kastediyorsa bunda da inşaAllah bir beis yoktur. Çünkü bu kişi kurtulacağını ümit etmeyip düşmana zarar vereceğini sansa ve kendisini onların arasına atsa bunda bir beis görmemekteyim. Onun bu hareketiyle başkasının düşmana hasar vermesi durumu da aynıdır. Bu konuda böyle bir kişinin sevaba nail olacağını ümit etmekteyim. Bir kişiye böyle bir hareket yapması, neticesinde hiçbir menfaatin bulunmadığı durumlarda caiz değildir. Ne kurtulabileceğini ne de düşmana hasar verebileceğini ümit etmeyip bu hareketiyle sadece düşmanın gönlüne korku salmak istiyorsa bunda da bir beis yoktur. Çünkü bu yaptığı düşmana en büyük hasar ve Müslümanlar açısından de en üstün menfaattir.”[1]
   Soruda zikredilen ayetle ilgili hadis kitaplarında kaydedilen şu hadise konumuza ışık tutması açısından önemlidir: “Eslem Ebi İmrân şöyle dedi: “Biz Konstantin’deydik. Mısır ehlinin başında Ukbe b. Âmir, Şam ehlinin başında da Fudâle b. Ubeyd vardı. Rum ordusu tarafından büyük bir saf çıktı. Biz de onlara karşı saf tutunca bir adam kendisini Rumların saflarına doğru atarak içlerine girdi. Bunun üzerine insanlar bağırarak “Sübhanellah! (Şuna bakın) kendisini tehlikeye atıyor!” dediler. Bunun üzerine Ebu Eyyüb el-Ensari kalkıp şunları söyledi:
   “Ey insanlar siz bu ayeti böyle tevil ediyorsunuz. Oysaki bahsettiğiniz ayet biz ensar topluluğu hakkında nazil olmuştur. Allah dinini aziz kılıp bu dinin yardımcıları çoğalınca Allah Resulü ﷺ’nün haberi olmaksızın gizli olarak bir kısmımız diğerine “ Mallarımız zayi oldu. Nasıl olsa Allah Azze ve Celle dinini aziz kıldı ve İslam’ın yardımcıları çoğaldı. Biz de artık mallarımıza dönsek ve kaybettiklerimizi tekrar kazansak” deyince bu ayet inerek söylediğimiz şeyin yanlış olduğunu beyan etti. Öyleyse asıl tehlike mallarla ilgilenip zararı kapatmaya çalışarak cihadı terk etmemizdir.”[2]
   Bu rivayette açık bir şekilde belirtildiği üzere kişinin savaşta kesin öleceğini tahmin ettiği bir durumda kendisini küffar ordusunun içerisine atması ayetteki “tehlikeye atma” kapsamına dâhil olmaz. Evet, bu fiil zahiren bakıldığında intihar gibi durmaktadır. Ancak tahsil ettiği menfaatler müvacehesinde değerlendirildiğinde övgüye şâyan bir fiil olduğu dahi söylenebilecektir. Bunun için olmalıdır ki Merhum Ebu Gudde bunun “İntihar” diye isimlendirilmesine karşı çıkar ve bu fiilin “Şehadet operasyonu” şeklinde isimlendirilmesi gerektiğini savunur.
   Bütün bu nakillerden anlaşılacağı üzere soruda bahsi yapılan timin fıkhen çizgileri belirlenmiş şekliyle yapacağı böyle bir ameliye “intihar” olmayıp “şehadet operasyonu” olacak ve sahiplerini şehadet rütbesiyle müşerref kılacak olan bir cengâverlik anlamına gelecektir.[3]
ÖMER FARUK KORKMAZ
————————————
[1] Zafer Ahmed Osman et-Tehânevî, “Ahkamu’l-Kur’an”, I/290 İdaretu’l-Kur’ani’l-İslamiyye, Karaçi Pakistan
[2]Tirmizi, “Sünen”, “Tefsiru’l-Kur’an an Resulillah”, No: 2971, Ebu Davud, “Sünen”, Cihat, No: 2554, Suyûtî, “ed-Dürru’l-Mensûr”, I/463, Daru İhyai’t-Türâsi’l-Arabî, Beyrut-Lübnan, B.I
[3]Konuyla ilgili geniş malumat için Bkz. İbn Nehhâs, “Meşariku’l-Eşvâk ilâ Mesâri’i’l-Uşşâk”, 522-545, ayrıca 557, 560,

PAYLAŞ