Süleymaniye Vakfı imsak vakti aldatması deşifre edildi

Youtuber Genç Hoca 3 başlıkla Abdülaziz Bayındır ekibi Süleymaniye Vakfı’nın imsak iddialarını boşa çıkarttı. Çelişki içinde olduklarını basit örneklerle ortaya koydu.

İşte o video:

Abdülaziz Bayındır’ın sitelerinde teorilerine kaynak olarak aldıkları hadis-i şerif şu: “yukarı tırmanarak yayılan aydınlık sizi etkilemesin; enine yayılan kızıllığı görünceye kadar yiyin, için.” (Ebu Davud, 2348; Sünen’ut-Tirmîzî, Ma cae fî beyân’il-fecr, hadis no 705)

Videoyu izlediyseniz içine düştükleri çelişkileri anlamışsınızdır. Bu videonun en can alıcı cümlesi ise şuydu: “Çok ibretliktir, Allah geleceği bilmez diyen bir adamın peşinden gidenlere Allah, oruç tutmayı bile nasip etmiyor”

Azıcık aklını kullanan insanlar bu çelişkileri anlayacaktır.

VİDEONUN YAZIYA DÖKÜMÜ:

Abdülaziz Bayındır’ın imsak olarak gösterdiği görüntü bu. Buna delil olarak da ayette geçen siyah iplik beyaz iplik ve Ebu Davud hadisinde geçen “kızıllık” ifadelerini gösteriyor. Kopardığı bu büyük yaygarayı hadiste geçen bir ifadeden aldığına göre Ebu Davut hadis kaynağına itimat ettiğini anlıyoruz. Kenara yazalım.

Üç soruyla Bayındırın teorisini çökerteceğiz:
1- Kur’an’a göre imsak vakti diyorsunuz ama Kur’anda kızıllık geçmiyor. Kızıllık ifadesini hadisten alıyorsunuz, o halde diğer hadislere de bakmamız gerekmiyor mu?
2- Faecri kazib ve Fecri sadığı hepimiz kabul ediyoruz değil mi? Bu aydınlanma fecr-i sadık ise fecr-i kazip nerede?
3- Herkes bulunduğu yerden fecri sadığı görebiliyorsa neden fecr-i kazibi göremiyor?

İkinci sorudan başlayalım, diğerlerinin cevabı da içinde. Abdülaziz bayındırın “kızıllık” ifadesini aldığı hadisin başında Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: “yukarıya doğru yükselerek parlayan (fecri kazib) sizi yemekten alıkoymasın” Yani havada gerçek fecre yakın bir beyazlık oluyor sonra yerini karanlığa bırakıyor. Kısa bir vakit değil yemeğe devam edecek şekilde sürüyor.

Şimdi bu görüntü fecri sadık ise ki çok aydınlanmış ortalık, fecri kazibin de buna yakın bir aydınlanma olması gerekiyor. Çünkü peygamberimiz uyarıyor: “fecr-i kazib sizi aldatmasın, gerçek fecir zannedip yemeğinizden alıkoymasın.”

Fecri kazibde İnsanları gerçek fecir zannedip yemeğinden alıkoyacak, gerçek fecre benzeyen bir beyazlık söz konusu.

O halde fecri sadık bu kadar aşikar ve herkes tarafından görülebilecek şekildeyse fecr-i kazibi neden göremiyoruz?

Diğer soru da cevaplanmış oldu. Yani fecr-i kazibi bulunduğumuz evden, mahalleden nasıl göremiyorsak fecr-i sadığı da -hele ki şehirde- görmemiz mümkün değildir. Çünkü fecri sadık yani imsak vakti bunların iddia ettiği zaman değildir.

AYETTE GEÇEN İPLİK İFADELERİ

Ayette beyaz iplik ve siyah iplik geçiyor. İp ifadesinden uzunca ama dar bir alan olduğu açıkça anlaşılıyor. Beyaz iplik denmesi  “beliren bir parlama, renk değişimi”, siyah iplik ise gecenin karanlığını ifade ediyor.

Beyaz iplik denilen “parlama, renk değişimi” gecenin karanlığını yarıyor, yani hala gece karanlığının varlığı söz konusu:  Gecenin karanlığını yararak gecenin siyahlığını kendisine paralel bir şekilde bırakıyor. İşte beyaz iplik siyahi iplikten bu şekilde ayrılmış oluyor.

 Bu olay gecenin bitiminde ufukta yaşanan lakin yeryüzüne aydınlanma olarak etkisi olmayan bir durumdur.

Abdülaziz bayındırın itimat ettiği Ebu Davud’da geçen başka bir hadis bizi teyit ediyor:  Peygamber efendimiz buyuruyor ki:

Cebrail bana Ka’be yanında imam oldu. Bana sabah namazını birinci gün fecir doğduğu zaman, ikinci gün ise ortalık aydınlandığı zaman kıldırdı. Sonra dedi ki, bu ikisi arasındaki vakit senin ve ümmetin için sabah namazı vaktidir.” (Ebu Davud, Salat, 2)

Birinci gün fecir doğunca ikinci gün ise ortalık aydınlanınca buyuruyor. Bu nedemek? Fecir vakti karanlık demek. Abdülziz bayındırın gösterdiği tabloda zaten ortalık aydınlanmış karanlık değil… Bu hadis-i şerif de Abdülaziz bayındırın teorisini çürütüyor.

Abdülaziz Bayındırın fecir diye gösterdiği şu görüntü üzerinden gidelim:

Abdülaziz Bayındırın verdiği görüntülere bakın. 1.si aydınlık, bir ip gibi değil dağılmış ve gök yüzünün dörtte üçünü kaplamış. Siyah ip gecenin karanlığı iken Bayındır şehrin silüetini gösteriyor. Şehrin siluetini, karaltısını siyah ip olarak gösteriyor ki bu çok saçma. O zaman ayet fecirden demezdi yerden ayrılıncaya kadar derdi.

Kızıllık ifadesini de hadisten almıştı zaten. Kızıllık ifadesi geçen o hadisi naklettikten sonra Ebu Davut şu notu düşüyor: Bu hadis sadece Yamamelilerin naklettiği hadislerdendir. Hadis şarihleri de bunun beyazlık arasında gözüken bir kızıllık olduğunu söylemişlerdir. Kızıllık ifadesi fecir ile alakalı diğer hadislerde geçmemektedir.

Dolayısıyla Bayındır ve ekibinin gösterdiği aydınlanma güneşin doğma zamanının yaklaşmasından kaynaklanan aydınlanmadır. Fecir ile alakası yoktur.

Bu gerçeklerden sonra şunu da ifade edlelim

İmsak ve sahur sadece bizim ülkemizde yok. Milyarlarca Müslüman idrak ediyor bunu. Hilalin gözetlenmesi, vakitlerin belirlenmesi gibi konularda Türkiye’de daha hassas Suudi Arabistan, Pakistan, Endonezya, Malezya gibi ülkeler var. Ve şunu çok açık bir şekilde ifade edebiliyoruz ki hepsi aynı ölçü sistemini kullanıyor. Gidin Mekke’de sahur yapın imsak girince havaya bakın zifiri karanlıktır. Hatta Arafat’ta olanlar açık alanda bunu daha iyi gözlemler. Arabistan diyanetin imsakiyesini kullanmıyor. Kendisi tespit ediyor. Diğer İslam ülkeleriyle kyıaslayın aynı olduğunu göreceksiniz.

Abdülaziz Bayındır’ın “Allah geleceği bilmez” deyip bunu ispat etmeye çalışma rezaleti nasıl İslam aleminde ilk ve tekse bu imsak konusunda da şaz durumundalar. Bu manada İslam alemi zaten bize gülüyor. Tavuktan-horozdan kurban olur diyen de bizden çıkıyor, Hz. Ademe baba bulan da…

Yani değerli arkadaşlar bunların yaptığı şey bütün İslam aleminin kullandığı ölçülere aykırı. Sadece bu gerçek bile yeni bir şeyin uydurulduğunu anlamaya yeter.

KUR’ANA GÖRE İMSAK VAKTİ ALDATMACASI

   Şimdi bu konuyu konuşurken Kur’an’a göre imsak vakti diyorlar. Ama  tam istedikleri anlam oradan çıkmayınca Peygamber efendimizden yapılan bir rivayeti de işin içine katıyorlar. Nasıl Kur’an’a göre imsak oluyor o zaman? Takipçilerinden biri de çıkıp ayetin neresinde “kızıllık geçiyor” demiyor. Ya da neden o hadisi alıyorsunuz diye hesap sormuyor. Öyle ya, çok daha sağlam hadislerde kabir azabı da var, Kader var, kıyamet alametleri var, hepsini inkar ediyorsunuz da işinize geldiği için neden bir kızıllık ifadesini alıyorsunuz? Bu ayeti hadisteki bir ifade ile izah ediyorsunuz da neden diğer tüm ayetlerin hadislerle izah edilmesine karşı çıkıp kafanıza göre yorumluyorsunuz? Demiyorlar, diyemiyorlar…

EBU DAVUDDA GEÇİYOR

Bayındır’ın itimat ettiği Ebu Davud’da geçen bir hadisi-i de şuraya bırakalım:

El-Mikdam İbn Ma’dikerib’den (rivayet edildiğine göre) Rasû-lullah (s.a.) (şöyle) buyurmuştur: “Şunu iyi biliniz ki bana Kur’an-ı Ke­rim ile birlikte (onun bir) benzeri de verilmiştir. Dikkatli olun koltu­ğuna kurulan tok bir adamın size: (Sadece) şu Kur’an lazımdır onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz (yeter), diye­ceği (günler) yakındır.

GENÇ HOCA YOUTUBE KANALINDAN ALINMIŞTIR

www.ihvanlar.net

PAYLAŞ