Türk milletinin dili nasıl yabancılaştırıldı?

Bazı bölümlerini okuyacağınız yazıda, dil meselesinin hangi ortamlarda ortaya atılıp üzerinde tartışıldığının küçük bir örneğini göreceksiniz.

İlk kadın millet vekilinin seçilmesi dolayısıyla 1934 yılında Perapalas otelinde bir balo verilmektedir.

Dans edip dinlendikleri bir sırada;baş yaver Celal bey’e yine bizim masamızı işaret ederek emirler verdiğini gördüm. Biraz sonra Celal Bey, yanımıza gelerek Atatürk’ün beni istediğini tebliğ etti. Derhal emirlerini yerine getirdim. Beni karşısına oturttu. Konuşmaya başladık.İstiklal Savaşın da ki bir hatırayı kendilerine aktarınca çok memnun oldular. İçki ikram ettiler ve buyurdular ki;
–Binbaşım, yeni askeri terimler ile meşgul oluyor musun?
Meşgul olduğumu arzettim.
–Peki
dediler.
–Öyleyse NEFER den başlayalım. Buna ne diyelim?
O zaman bir tümen komutanının soyadını, bir komutan için pek uygun bulurdum. Bu kelimeden ilham alarak:S ayın Cumhurbaşkanım… Nefere ER demeli… dedim
–Bravo!.. Hakikaten Türk askeri erdir. buyurdular.
–Ve şimdi rütbelere geçelim… On başıya ne diyelim?
Efendim on emrin başı ve Türkçe olduğuna göre bunu aynen kabul etmek uygun olur.
–Tamam… Ya çavuşa?
Efendim.. Türkiye haritasını incelersek, yüzlerce çavuş köyü görürüz. Ve çavuşluk yalnızca ordumuzda değil, millet arasında ve bilhassa köylerimizde mutena bir vasıftır.
–Çok doğru.. Bunu aynen kabul ediyorum.

Başçavuştan sonra MÜLAZIM kelimesine geldi. Atatürk beni zor duruma düşürmeden hemen söze başladı:
–Eski Türk kabilelerinde savaşılırken, en önde giden ve en cesur olan kumandana teğmen derlerdi.
Evet efendim… Bizde en önde giden o cesur mülazıma teğmen demek yerinde olur dedim. Bunun üzerine
–Şu söylediklerimi defterinize not eder misiniz?
Nota başladım. Neferden itibaren her rütbenin eski kullanılan tabirini, yanına Fransızcasını  ve daha sonra da yeni kelimesini yazmaklığımı işaret buyurdular. Konuşmamız devam ediyordu. Sıra (PAŞA-MİRLİVA) ya sıra gelmişti. Atatürk:
–Paşa kelimesinden hiç hoşlanmam ve nefret ederim bu kelimeden…Ağzıma almak istemem….
Medeni dünyanın kullandığı GENERAL kelimesini teklif ettim, derhal kabul ettiler…
(Hava Kuvvetleri Dergisi,Mart 1972 sf.82-83 Sadık Atak:Paşa ve General)

Sömürülmüş ülkeler hariç dünyanın hiç bir devletinde kendi dilini yabancılaştırma çalışmaları yapılmamıştır. Hiçbir devlet tarihini silmek istememiştir. Ancak bizim yüce Vatanımızda bu olmuştur. Yabancılaşma hareketi ile milletimiz kimliğini kaybetmiş ve hala bulamamıştır. Çok vatan sever olduklarını söyleyenler nedense bu gerçeği görmezler.
 
İşte Dilimizde yapılan yabancılaşma, başkalaşma çalışmalarından sadece bir kaçı….

Bu noktada bizim üzerimize büyük vazife düşmektedir. Biz de ana dilimizi araştıralım.

www.ihvanlar.net

PAYLAŞ