Sisteme karşı olanı sistem nasıl etkisiz hale getiriyor?

Yazar Harun Çetin, Facebook hesabından yaptığı bir paylaşımda Kemalizm/Laik sistemin, kendisine zıt ve karşıt olanları “ön plana çıkartsa” bile nasıl etkisiz hale getirdiğine dair ilginç bir noktaya dikkat çekti.

İşte o paylaşım:

Bir kişi hakikaten tam donanımlı bir şekilde rejimi tehdid ediyorsa, rejim ya onu yok eder, ya onu başka önemsiz bir vasıfla mümeyyiz kılıp tanınmaz hale getirir. Şöhret olsa da, olmaması gereken tarafıyla şöhret eder.

Misal Necip Fazıl Kısakürek. Tüm Türkiye tanıyor, her evde her kütüphanede her okulda en az bir kitabı mevcuttur. Peki “vasfı nedir?” diye soracak olsanız herkes “İslamcı şair” der.

Acaba öyle mi? İdeolocya Örgüsü’nü ve sistem tasnifini bilen var mı bu şairin (!)?

Ya da hangi şair, bir nizam tarifi yapıp, yapmakla kalmayıp kağıda plan olarak dökmüştür acaba? Onun siyasî nizam talebini ve tasnifini yok etmek için onun şairlik vasfını; yani diğer asıl vasfından çok daha mühim olan tarafını karartmak yok etmek için parlattılar.

Düşünün bir rejimi ki, kendisini devirmek için gençler yetiştirme derdinde olan birini meşhur ediyor, taltif ediyor ama bambaşka biri olarak.

Bunu şundan dolayı yazdım, bugünlerde aynı operasyon merhum Salih Mirzabeyoğlu’na çekilmektedir. Onu umarsız bir felsefeci veya gizli ilimler rehberi, hayatını ebcede ve cifre adamış bir bâtınî, hem şeriatta hem tarikatta mürşid hatta mehdi gibi göstermek isteyenler var.
Bu onun mücadelesine, sistemle kavgasına vurulmuş en büyük balta olacaktır. Belki on sene sonra “asrımızın en büyük felsefecisi” olarak tanınacak ve adına ödüller verilecek ve böylece onun asıl en büyük misyonu pasifize edilmiş olacak.

Tıpkı NFK’da olduğu gibi. Ve Mirzabeyoğlu’nu, gizli ilimler ustası ve piri olduğu iddiasıyla, şeriatten ve bu görüşleri kabul etmeyip ondan istifade etmek isteyen Müslümanlardan uzaklaştırmanın daha doğrusu uzak göstermenin de en kestirme yoludur herhalde.

Mirzabeyoğlu demek Ahkamu’s-Sulta demek, Kitabu’l-Harac demek, Kitabu Siyer-i Kebir demek!

Bilerek ya da bilmeyerek bu tahrip, tahriş, tazyif hareketine âlet olmamak gerek. Camianın dışından bir bakışla bunları söylüyorum, dikkat buyurunuz!

PAYLAŞ