Yediğiniz şey doğal mı? İşte gıda tehlikesi!

Yüce Allah buyuruyor:
Ey îman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin ve Allah’a şükredin; gerçekten O’na kulluk ediyorsanız. (Bakara, 172)

   Yeryüzünü insanların yaşam koşullarına göre düzenleyen, atmosferi güneş enerjisi ile çalışan doğal laboratuvara dönüştüren ve farklı toprak maddelerinden (elementlerden), farklı özellikte çeşitli doğal gıdaları yaratan Allah (c.c.), temiz ve doğal gıdaları tüketmemizi ve sonra bunları yaratan Allah’a (c.c.) şükretmemizi emrediyor.

 Dînî açıdan bir sakıncası olmayan ve çeşitli katkı maddeleri ile doğası bozulmayan her çeşit yiyecek ve içeceklere temiz ve doğal gıda denir. Allah (c.c.) insanların sindirim sistemlerini helâl, temiz ve doğal gıdaları sindirebilecek özellikte yarattığından,

   Bunların dışında çeşitli kimyasal maddelerin katılımı ile doğaları bozulan gıdaları insanların sindirim sistemleri tam sindiremez ve vücuda yararlı bir hale getiremez. Sonuçta sindirilmeyip mayalanan ve çürüyen bu gıdalar zamanla damar tıkanıklığı gibi pek çok hastalıklara neden olur ve insanların genel sağlık dengeleri ile psikolojileri bozulur.

Katkı maddelerinden örnekler
(E-221) Sodyum Sülfit: Paketlenmiş dondurmalar, peynirler, meyve suları, hazır çorbalar, konserveler, kek, bisküvi gibi fırınlanmış ürünler, üzüm, incir, kayısı, ceviz, fındık ve fıstık gibi kurutulmuş meyvelerde, kıvam koruyucu, beyazlatıcı ve bozulmayı önleyici olarak kullanılır. Bu tür gıdaları tüketenlerde zamanla hafıza kaybı (unutkanlık), göğüste sıkışma, beyinde yanma, kan basıncının düşmesi, nabız yükselmesi, halsizlik ve ishal gibi belirtiler ortaya çıkar.

(E-250) Sodyum nitrit: Genelde sucuk, salam ve pastırma gibi işlenmiş et ürünlerinde katkı maddesi olarak kullanılır. Bu tür ürünleri fazla tüketenler, baş ağrısı, baş dönmesi ve nefes alma güçlüğü gibi rahatsızlıklara, hatta zamanla akciğer, beyin ve pankreas kanserine yakalanabilirler.

(E-171) Titanyumdioksit: Her çeşit şekerleme, ciklet, un, şeker, tuz,
karbonat ve kabartma tozu gibi çeşitli ürünlerde beyazlatıcı ve nem tutucu olarak kullanılır. Ağız yoluyla alınan bu madde, çok kuvvetli nem tutucu olduğundan vücuttaki su dengesine zarar verir.

Zararlı gıdalar ve şeytan
Yüce Allah buyuruyor:
   Ey insanlar! Yeryüzündeki helâl ve temiz gıdalardan yiyin. (Helâl, temiz gıdaları bırakıp) şeytanın peşine düşmeyin; çünkü o size apaçık bir düşmandır. (Bakara, 168)

   Çok akıllı, bilinçli ve çeşitli dallarda uzman olan şeytan, zararlı yiyecekler konusunda da uzman olduğundan, genelde boğazına düşkün olanlara bu açıdan yaklaşır ve sağlıklarını bozmaya çalışır. Çünkü o sinsi şeytan çok iyi bilir ki, sürekli sağlık sorunları ile uğraşanlar, psikolojileri bozulanlar ve ruhsal bunalıma girenler, ibâdetlerden kopup haramlara yönelir ve îmanları tehlikeye girer.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
   Hastalık gelmeden önce sağlığının ve ölüm gelmeden önce hayatının
değerini bil. (Buhârî-Tirmizî)
   Bu hadîs-i şerifte sağlığın dindeki yeri ve insan psikolojisi üzerindeki önemi vurgulanıyor; sonra hastalık gelmeden önce sağlığın ve ölüm gelmeden hayatın değerini bilmemiz öneriliyor.

Hücre ve DNA
   Her canlının, canlılık özelliği taşıyan en küçük ve hayatın ilk bağımsız
parçasına hücre denir.
   Alyuvarlar hâriç, her hücrenin bir çekirdeği vardır ve çekirdek hücrenin en önemli bölümü ve yönetim merkezidir. Çünkü hücre çekirdeğinin içinde balık ağı gibi iplikçik şeklinde 46 adet kromozom ve kromozomların üzerinde de DNA molekülünün bir bölümü olan inci taneleri gibi dizili genler vardır.
  İşte bu DNA lar her canlının soydan gelen bütün ırsî özellikleri ile kişisel
özelliklerinin tam bir kopyasını taşırlar. Allah (c.c.) DNA ları kendilerini kopyalama özelliğine sahip olarak yarattığından, tüm bitki ve hayvan türleri ile insanlar arasındaki soydan gelen ırsî özellikler nesilden nesile bu DNA molekülleri ile taşınır.
   Her canlıda sadece kendi cinsine özel DNA molekülü olduğundan ve her DNA molekülü sadece kendini kopyaladığından, elma çekirdeğinden armut olamaz ve maymun da insan doğuramaz.

Genetik mühendisliği ve şeytan
Yüce Allah buyuruyor:
   (Şeytan dedi ki:) “Elbette onları saptıracağım, boş emellere, kuruntulara daldıracağım, onlara hayvanların kulaklarını yarmayı ve Allah’ın yarattığını (doğal yapıyı) değiştirmelerini emredeceğim. Kim Allah’ı bırakıp şeytanı dost edinir ve ona uyarsa, elbette apaçık bir ziyana uğramıştır. (Nisâ, 119)

 Hz. Âdem’e secde etmediği için lânetlenen ve cennetten kovulan şeytan, Hz. Âdem’in soyundan gelen insanlara “Allah’ın yarattığını (doğal yapıyı) değiştirmelerini emredeceğim” yani dürtüler verip teşvik ve tahrik edeceğim diye yemin etti.
   İnsanlara karşı aşırı kin ve intikam duyguları besleyen şeytan, Allah’ın yarattığı doğal yapıda değişiklik yapmaları için her çağda insanlara dürtüler vermiş ve hayvanların kulaklarını yarma ve döğme yaptırma gibi bazı konularda az çok başarılı olmuştur.
   Ancak şeytan, yüz binlerce yıldan beri en başarılı altın dönemini çağımızda yaşıyor ve kim bilir nasıl mutlu oluyor? Çünkü bir yanda nükleer atıklar, hava kirliliği, zehirli tarım ilâçları ve kitlesel imha silahları… Diğer yanda DNA ları birbirine transfer edilip doğası bozulan buğday, mısır, pirinç, patates, soğan, sarımsak, domates, kavun, karpuz, elma, şeker pancarı ve ayçiçeği gibi temel gıda ürünleri…
   Tohumların da DNA ları değiştiğinden ve DNA ları değişen canlılar kısır kaldığından, tarımla uğraşanlar her yıl para ile yeni tohum alma zorunluluğunda kalıyor ve köylerde oturanlar da artık temiz ve doğal gıda yemekten yoksun kalıyor.

Peki sonuç ne olacak?
   Transfer edilen bit, böcek, akrep, köpekbalığı, insan, mikrop, virüs ve karşıt organizmaların DNA larından elde edilen gıdalar yenildiğinde, kana karışıp ölen hücrelerin yerine yeni hücreleri ve yeni DNA ları oluşturacağına ve yeni DNA lar kendilerini kopyalayacağına göre, sonuç ortada! İnsanlar Hz. Âdem’den beri gelen ırsî özelliklerini ve kalıtsal kişiliklerini yavaş yavaş yitirecek, biyolojik, fiziksel, duygusal ve psikolojik açıdan kim bilir nasıl bir varlığa dönüşecek?

Çözüm
   Zararı asgâriye (en aza) indirmek için, uzun ömürlü, tatlandırıcı ve doğala özdeş aromalı yiyecek ve içeceklerin yerine ev yapımı gıdaları tüketmeli ve bağımlılık yapan gazlı içecekler yerine ev yapımı yoğurttan yapılan ayranı ve limonatayı tercih etmelidir.
   Her mevsimde sadece zamanın sebze ve meyvelerini tüketmeli, kışın
seralarda zehirli kimyasal ilaçlarla yetiştirilen sebzelerden yılandan kaçar gibi kaçmalıdır.
   Ayrıca radyasyon dalgaları saçan cep telefonu, televizyon ve internetle aramıza biraz mesafe koyalım, gereksiz ve yararsız durumlarda onlardan
uzak duralım.

Ahmet Tomor Hocaefendi – ihvanlar.net

PAYLAŞ