Habil ile Kabil – dünyadaki ilk katil

Rabbimiz şöyle buyuruyor:
   (Ey Habibim!) Onlara Âdem’in iki oğlunun gerçek haberini oku.
Hani ikisi birer kurban takdim etmişlerdi de birinden (Hâbil’den) kabul edilmiş, diğerinden (Kâbil’den) kabul edilmemişti. (Kâbil, kıskançlığından) “Seni mutlaka öldüreceğim” dedi. (Hâbil de:) “Allah ancak takvâ sahiplerinden kabul eder” dedi. (Mâide – 27)

   Hz. Âdem ile Hz. Havva, dünya yılı ile cennette bin yıl kadar yaşadılar ve sürekli aynı görünümde kaldılar. Yediler, içtiler, gezdiler ve tüm güzelliği ile cennet hayâtını yaşadılar ama cennette doğum ve ölüm olmadığı için çocukları olmadı.

   Sonra şeytan tarafından aldatılıp bu fâni dünyaya sürgün olarak gelince, Yüce Allah’ın koymuş olduğu üreme kanunu gereği Hz. Havva hamile kaldı ve biri kız, diğeri erkek olmak üzere ikiz doğurdu.
Yaklaşık yirmi defa doğum yapan Hz. Havva, biri hâriç hep ikiz doğurdu ve yeryüzünde insanların sayısı çoğalmaya başladı.

   Hz. Âdem ilk oğluna Kâbil ve ikinci oğluna da Hâbil adını verdi ve ergenlik çağına gelince onları evlendirmek istedi. O günün koşullarında Allah’ın emrine göre, Kâbil ile doğan kızın Hâbil ile ve Hâbil ile doğan kızın da Kâbil ile evlenmesi zorunlu idi. Ancak Kâbil, kendisi ile doğan kız (ikiz kardeşi) daha güzel olduğu için, onunla evlenmek istedi ve o benim hakkım diye diretti. Bunun üzerine Hz. Âdem: “İkinizde Allah’a birer kurban takdim edin, kimin kurbanı kabul olursa o haklıdır” dedi.

   Hâbil koyun bakıcılığı yapıyordu. En güzel bir koyunu seçip kesti ve belirli bir tepenin üstüne koydu. Kâbil ise tarımla uğraşıyordu. O da en kötü buğdayları seçip bir demet yaptı ve aynı tepenin üstüne koydu. Az sonra gökten bir ateş gelip Hâbil’in koyununu yaktı ve onun kurbanı kabul edildi. Kâbil, bunu kabul etmedi ve kardeşi Hâbil’i ölümle tehdit etti.

Yüce Allah buyuruyor:
   Nihâyet nefsinin kardeşini öldürme isteğine uyarak onu (Hâbil’i) öldürdü ve (dünyada, âhirette) zarara uğrayanlardan oldu. (Mâide – 30) Nefsinin aşırı kin ve kıskançlık duygularının tutsağı olan Kâbil, kardeşi Hâbil’i öldürmeye karar verdi ve fırsat kollamaya başladı. Nihâyet Hâbil uyurken aradığı fırsatı yakaladı ve bir kaya parçası ile kardeşinin başını ezerek öldürdü.

   Yeryüzünde kadın uğruna ilk cinayeti işleyen ve kardeş katili olan Kâbil,
istediği kıza kavuşamadığı gibi dünyasına da, âhiretine de yazık oldu ve ölünceye kadar ıssız çöllerde çılgın gibi yaşadı.

 Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
   Kıyâmet günü ilk önce insanlar arasındaki kan davalarına bakılacak.
(Buhârî – Müslim – Nesâî)

   Haksız yere bir cana kıymak, Allah’a şirk koşmaktan sonra en büyük bir günahtır. Bu nedenle mahşer yerinde ilk önce insanlar arasındaki kan davalarına bakılacak, fâili meçhul cinayetler tek tek ortaya çıkarılacak ve katiller en ağır bir şekilde cezalandırılacak.

Yüce Allah buyuruyor:
   Kim bir mü’mini (din kardeşini) kasten öldürürse, cezası içinde ebedî kalacağı cehennemdir. (Ayrıca) Allah’ın gazabı, lâneti onadır ve
onun için büyük bir azap vardır. (Nisâ – 93)

   İslâm hukukuna göre, bir müslümanı kasten öldüren katilin cezası kısas yani idamdır. Kısastan vazgeçip diyete (tazminata) râzı olma ya da af etme yetkisi, sadece birinci derecedeki yakınlarının hakkıdır. Ateş düştüğü yeri yaktığı için bunların dışında hiçbir kurum ve kişinin katili af etme ya da cezasını hafifletme yetkisi yoktur.

Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
   (Kıyâmete kadar) haksız yere öldürülen her kişinin kanından (günahından) bir pay, Âdem’in ilk oğluna (Kâbil’e) yazılır. Çünkü insan öldürmeyi ilk başlatan odur. (Buhârî – Müslim – Tirmizî)

   Kardeşi Hâbil’i öldürerek insanlık tarihinde bir ilki başlatan ve korkunç
bir çığır açan Kâbil’e, kıyâmete kadar işlenecek olan her cinayetten bir pay yazılacağı gibi, Çevresinde, mahallesinde, köyünde ve işyerinde, günah olan bir şeyi açıkça işleyip kötü örnek olanlara da, o günah işlendiği sürece günahtan bir pay yazılır.

PAYLAŞ