Nur Suresi 61 ayeti ne demek istiyor? Kadın erkek karışık yemek yiyebilir mi?

  Kur’an’ı Kerim Allah’ın kelamı olduğuna göre önemli olan bizim bu ayetten ne anladığımız değil bilakis Allah’ın bize ne buyurmak istediğidir.

   Bugün mealist dediğimiz topluluk da insanları Kur’an’dan kendi anladığına yönlendirerek Allah’ın emrine ters bir konuma sürüklemektedir. Şimdi bunun en açık örneklerinden birini göreceğiz.

NUR SURESİ 61 VE YEMEK MESELESİ

   Aşağıda tefsirini de ekleyeceğimiz ayeti mealci geçinip kendi yorumunu ilahi kelamın önüne geçiren takım alıyor ve “erkek kadın karışık yemek de bir beis yoktur, işte Allah böyle buyuruyor” diyor. Sizler de bu akımın ne kadar sapkın olduğunu şimdi göreceksiniz.

   Ayet elinize aldığınız herhangi bir mealde şöyle veriliyor:

   “Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya da güçlük yoktur. Kendi evlerinizde veya babalarınızın evlerinde veya annelerinizin evlerinde veya erkek kardeşlerinizin evlerinde veya kız kardeşlerinizin evlerinde veya amcalarınızın evlerinde veya halalarınızın evlerinde veya dayılarınızın evlerinde veya teyzelerinizin evlerinde veya anahtarlarına sahip olduğunuz evlerde ya da dostlarınızın evlerinde yemek yemenizde de bir sakınca yoktur. Bir arada veya ayrı ayrı olarak yemek yemenizde de bir sakınca yoktur. Evlere girdiğiniz zaman birbirinize, Allah katından mübarek ve hoş bir esenlik dileği olarak, selam verin. İşte Allah, düşünesiniz diye âyetleri size böyle açıklar.”

BİR AYETİ ARAŞTIRIRKEN

   Bir ayeti araştırırken özellikle ne için indiğine yani sebeb-i nüzulüne bakmıyorsanız ve zaten kafanıza göre yorumluyorsanız Allah’a iftira etmeniz kaçınılmazdır. Çünkü özellikle hüküm ifade eden bir çok ayetin iniş sebebi vardır. Mesela kur’an’da Zeyd ismi geçer. Bu temsili bir isim değildir. Zeyd adındaki sahabeyle alakalı durumu Allah (Celle Celaluhu) Kur’an’da ismini zikrederek beyan etmiştir. Demek ki, iniş sebebinin de Zeyd r.a ile alakası vardır. Dolayısıyla konuyu anlamak için Zeyd r.a’ın içinde bulunduğu ve ayetin inmesine sebep olan mevzuyu bilmek gerekir. 

AYETE GELECEK OLURSAK

Şimdi ayeti cümle cümle el alarak mealcilerin kafasıyla sorgulayalım.

   “Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya da güçlük yoktur.”

   Yemek yerken köre topala hastaya ne güçlük, zorluk olur ki? Ya da kör, topal ve hastaya yemek zor geliyordu da ayet kolay mı kıldı?

    Kendi evlerinizde veya babalarınızın evlerinde veya annelerinizin evlerinde veya erkek kardeşlerinizin evlerinde veya kız kardeşlerinizin evlerinde veya amcalarınızın evlerinde veya halalarınızın evlerinde veya dayılarınızın evlerinde veya teyzelerinizin evlerinde veya anahtarlarına sahip olduğunuz evlerde ya da dostlarınızın evlerinde yemek yemenizde de bir sakınca yoktur.

   Allah bu ayeti boş yere mi indirdi? Zaten herkes kendi evinde annesinin evinde, amcasının kız kardeşinin evinde yiyor. Niye bir sakınca olsun ki?

 Bir arada veya ayrı ayrı olarak yemek yemenizde de bir sakınca yoktur. 

   Ayetin bu kısmını yukarı ile birleştirmek ancak cehaletten kaynaklanır. Çünkü bu bölüm “leyse aleyküm cünahun” (sizin için bir sakınca yoktur” diyerek ayrı bir şeye işaret ederek başlamıştır. Yani mesela: “senin için su ekmek yoktur” dedikten sonra “ayakkabılarını da çıkarman gerekir” gibi farklı bir şeyi anlatır.

AYETİN GERÇEK MANASI

   Şimdi sizlere bunların ne demek olduğunu iniş sebepleriyle açıklayalım ve gerçeği görelim:

   “Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya da güçlük yoktur. Kendi evlerinizde veya babalarınızın evlerinde veya annelerinizin evlerinde veya erkek kardeşlerinizin evlerinde veya kız kardeşlerinizin evlerinde veya amcalarınızın evlerinde veya halalarınızın evlerinde veya dayılarınızın evlerinde veya teyzelerinizin evlerinde veya anahtarlarına sahip olduğunuz evlerde ya da dostlarınızın evlerinde yemek yemenizde de bir sakınca yoktur.”

   İbn Ebî Hâtim, Saîd b. Cübeyr’den bildirir: “Araplarda üstünlük adeti vardı. Onlardan bir kısmı kör ile yemek yemekten çekinir “o yemeğin yerini göremez” derdi. onlar topal kişiyle yemek yemez ve “topal kişi yemek yerine sağlıklı kişiden önce gidemez ve sofrada sağlıklı kişi gibi yerleşemez” derdi. onlar hasta kişiyle de yemek yemezdi. Onlar akrabalarının evlerinde de yemek yemezdi. Bunun üzerine yüce Allah bu ayeti indi.

   Yine hazreti Aişe (Radıyallahu anha) şöyle buyurdu: “Müslümanlar Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ile birlikte savaşa gider, anahtarlarını kefillerine verirler ve: “Evlerden yemenizi size helâl ettik, derlerdi. Onlar ise: Bunlardan yemek bize helâl olmaz. Çünkü onlar, gönül rızası olmadan bize izin verdiler. Biz sadece emanetçileriz” derlerdi. Bu­nun üzerine Yüce Allah, âyetini indirdi.”

   Dost ve ar­kadaşlarınızın evinden yemenizde de bir sakınca yoktur.

   Katâde r.a şöyle der: Arkadaşının evine girdiğinde, ondan izin almadan bir şey yemende sakınca yoktur demektir.

    “Bir arada veya ayrı ayrı olarak yemek yemenizde de bir sakınca yoktur. “

      “Bu âyet, Kinane’den bir kabile hakkında inmiştir. Onlardan kimse tek başına yemek yemez, gün boyu beklerdi. Beraber yiyecek kimse bulamazsa hiçbir şey yemezdi. Çoğu zaman yanında memeleri süt dolu develer bulunur, fakat o, be­raber içecek kimseyi buluncaya kadar onların sütünden içmezdi. Yüce Al­lah onlara, kişinin tek başına yemek yemesinde bir sakınca olmadığını bildirdi.

ALLAH’A İFTİRA KOLAYLAŞTI

   Gördüğünüz gibi ayetin manası onların anladığı ile taban tabana zıt. Ayete yaptıkları yorum tamamen nefsani, Şeytanın isteği doğrultusunda ve Allah’a iftira niteliğinde oluyor. Çünkü Rabbimizin buyurmadığını buyurmuş gibi yorumluyorlar. Haramı bu şekilde helal gösteriyorlar. Ayetin manasını kendi mecrasından çıkartıp istedikleri kılıfa sokuyorlar. Ve maalesef Allah’a iftira etek, Allah adına yalan uydurmak bunlar için çok kolay. Herhangi bir romana yorum yapmaktan daha basit geliyor.

PEYGAMBER HANIMLARINA BİLE PERDE ARKASINDAN

   Allahu Teala Ahzab Suresi 53. ayetinde ise “Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin… ” buyurmaktadır.

   Bu, şu demektir: Bütün şaibelerden, vehimlerden uzak bulunan Peygamber hanımlarıyla bile irtibata geçerken “perde arkası” gibi bir hudut gözetiliyor ise diğer insanlar için haydi haydi bir sınır olması gerekecektir.

   Peygamberimizin, ashabının, tabiinin, selefin bunun dışında bir uygulaması olmamıştır.

   Bu uygulamaya da haremlik-selamlık adı verilir..

www.ihvanlar.net

PAYLAŞ