Mahmud Efendi’nin Fethullah Gülen’e “Hocaefedi deyin” buyurması

   Bildiğiniz gibi Cübbeli Hocamız geçtiğimiz günlerde hapishaneden yazdığı bir mektubunda Efendi Hazretlerimiz’in “yıllar önce” Fethullah Gülen hakkında “Hocaefendi deyin” buyurduğunu yazmıştı.

   Cübbeli Hoca bunu söylemeseydi zaten kimsenin bileceği de yoktu. Kendisine kitap gönderen Fethullah Gülen’e bir jest niteliği taşıyan bu açıklama maalesef istismar malzemesi yapılıyor.

   Biz Fethullah Gülen hakkında olmuş bir olayı, kendi ağzından çıkmış yanlış bir sözü naklettiğimiz zaman: “Efendi hazretleri bile ona hocaefendi deyin buyurmuş, siz kim oluyorsunuz da onu eleştiriyorsunuz” diyerek yapılan fiili, söylenen sözü izah ederek müdafaa etmek yerine alakasız bir savunmaya geçiyorlar.

   Öncelikle bu konuda Efendi Hazretlerimizin ahlakını ele almalıyız. Çünkü Efendi hazretlerimiz küçücük bir çocuğa bile “efendi” diyerek hitap eder. Yani çağırdığı çocuğu bile “Mehmet efendi” diye çağırır. Bu O’nun yüksek ahlakından kaynaklanır. Yani çoğu zaman övgü olsun için değil, ahlakı gereği böyle davranır, tavsiye ederdi.

   Diğer bir mesele ise Efendi Hazretlerimiz yıllar önce “O’na Hocaefendi” deyin buyurmasıydı. Yıllar önce “Vatikan bir çıyan yuvasıdır” diyen Fethullah Gülen için bunu buyurdu. Küçük bir camide insanları dine, imana, Kur’an’a çağıran Fethullah Gülen için buyurdu.

   İnsanın dünü ile bu günü bir mi? İnsanlar değişmiyor mu?

   Değiştiğini nereden çıkarıyorsunuz? Diye soranlar olabilir. Buna da verecek cevabımız var elbette.

DİYALOG ADINA YAPILANLAR
   Fethullah Gülen bir konuşmasında “diyalog, tölerans dediğimiz şu günlerde” diyor ve “Muhammedun Resulüllah” demese bile “La ilahe İllallah” diyen herkesi başının üstüne koyacağını söylüyor. Aynı konuşmada Allah’ın rahmetinin geniş olduğunu, bunların da mukafat alacağını söylüyor.
   Başka bir konuşmasından Kur’an ayetlerinin Yahudiler hakkında sertliğinden ve o dönemdeki Yahudiler hakkında indiğinden bahsediyor… Bunların hepsinin kayıtları mevcut. Ayrı bir konu başlığında hepsini gözlerinizin önüne sereceğiz.

ZAMAN VE STV KİMİN?
   Hepsini geçelim ve Gülen’in hiçbir ehli sünnet dışı görüşünün olmadığını varsayalım. Peki, bu gazete ve tv kimin?

   Bu soruya: “Fethullah Gülen’in” diye cevap verceksiniz.

   Peki, Fethullah Gülen’den izinsiz bir yayın, program yapılabilir mi? Yapılan yayın devam eder mi?

   Bu soruya da: “Ondan izinsiz yapılamaz, o emir verirse yayından kalkar” diye cevap vereceksiniz.

   Peki, bu gazete ver televizyonda yapılan yayın Ehli sünnet görüşüne aykırı ise bu vebale Fethullah Gülen’de ortak mıdır, değil midir?

   Bu soruya cevap olarak da: “Ortaktır” diyeceksiniz…

   Eğer siz: “Bu gazete ve televizyondan Fethullah Gülen’in haberi olamaz, olsa da değiştiremez” derseniz o halde size hak verir ve Fetullah Gülen’in arkasından iş çevirildiğini anlarız. Bu gazete ve Televizyonun Hocaefendi’ye ihanet ettiği sonucuna varırız. Ama bunu diyemeyecekseniz o halde Hocaefendi’nin de bütün vebalde ortak olduğunu kabul etmiş oluyorsunuz…

STV VE ZAMAN GAZETESİ DİYALOG HEZEYANLARI
   İşte Fethullah Gülen kendi birtakım Ehli Sünnet dışı görüşleri olduğu gibi, yayın organlarından da halka dayatmaya çalıştığı İslam akidesine zıt yazılı, resim ve videolu, film ve dizilere gizlenmiş görüşler vardır.

   Bunlara kendi ağzından bir reddiye, kanal ve gazeteden düzeltme mahiyetinde bir özür duymadık, görmedik.

   Dolayısıyla bütün bunlar Fethullah Gülen hakkında ister Hocaefendi denilsin, ister denilmesin İslam aleyhine yapılan yanlışların gözden kaçırılmaması gerektiğini gösteriyor.

   Ayrıca diyalog ile mücadele edilmesini de zaten bizzat Efendi hazretlerimiz istemiştir. Diyaloğu başlatan kimdir? O, bu, şu mu? Fethullah Gülen değil mi?

BU VİDEODA CÜBBELİ HOCA BİZZAT SÖYLEMEKTEDİR
[youtube http://www.youtube.com/watch?v=seFC_NZQHpY?rel=0]
   Konuşmaya iyi dikkat ediniz. “Diyalogcuların baş hocası” denmekte ve Efendi hazretlerimizin diyalogcular hakkında “şeytanın askerleri ile savaşın” buyurduğu nakledilmektedir.

    O halde kimse her defasında bize, Efendi hazretlerimizin yıllar önce kurduğu bir cümleyi bahane etmesin. Biz dinler arası diyalog hezeyanı ve İslam’a yapılan ihanet ile mücadeleye devam edeceğiz. Bu fitne değildir. Fitne, kafirler ile anlaşmaktır, müminlere sırt çevirip kafirleri kucaklamaktır. Fitne, kafirlerin projelerinde yer almaktır. Bunları deşifre etmek Müslümanlığın gereğidir. Bunların foyasını çıkartmak her Müslümanın vazifesidir.

   Bizim davaya gönül vermiş nurcu kardeşlerimiz ile hiçbir sorunumuz, derdimiz yok her defasında vurguluyoruz. Tavan ve taban farkının olduğunu da söylemeden geçemiyoruz,,,

DİNLER ARASI DİYALOG HEZEYANLARI İÇİN TIKLAYIN

www.ihvanlar.net

PAYLAŞ