İNSANIN ŞEREFİ – ŞİİRLİ MENKIBE

Ali ibni Şihâb ki, evlâd-ı Resûl’dendir,
Hem o devrin en büyük, din âlimlerindendir.

Geçirirdi vaktini, hizmet ve ibâdetle,
Vakar sâhibi olup, heybetliydi gâyetle.

Ne vakit namaz için, çıkıp da hânesinden,
Câmiye gitse idi, insanların içinden,

Heybetinden insanlar, her işi terk ederek,
Câmiye koşarlardı, onu tâkib ederek.

Boş duran insanları, görse idi o eğer,
Derdi ki: “Ey insanlar, çok kısadır ömürler,

Boşa geçirmeyin ki, vaktinizi siz şu an,
Yoksa mahşer gününde, olursunuz çok pişman.”

Sülâle-i Resûl’den, olduğu halde bile,
Derdi: “Doğru değildir, öğünmek nesebiyle.

İnsana şeref veren, ilim ve edebidir,
Bir de ameli olup, neseb ve mal değildir.

Bilâl-i Habeşî’yle ve Selmân-ı Fârisî,
Îmân etmeden önce, köle idi ikisi.
Lâkin Resûlullah’ın, bir an durup yanında,
Mânevî sultanlığa, yükseldiler ânında.”

Derdi ki: “Mühim olan, değildir çok ibâdet,
Günahlardan sakınmak, mühimdir daha elbet.

Hak teâlâ indinde, kıymetli olmak için,
Haramlardan kaçması, lâzımdır her kişinin.”

Ömrünün sonlarında, Hacca gitti bir sene,
Dönüp hiç dinlenmeden, başladı hizmetine.

Dediler ki: “Efendim uzak yoldan geldiniz,
Hiç olmazsa birkaç gün, evde dinlenseydiniz.”

Buyurdu: “Dinlenmeğe, gelmedik bu dünyâya,
Bizlere çalışmağı, emretti Hak teâlâ.

Vakit keskin bir kılıç, gibidir ey insanlar,
İyi kullanılırsa, insana fayda sağlar.”

Hacdan sonra çoğaldı, ağlaması ve hüznü,
Gözünden akan yaşlar, ıslatırdı yüzünü

Vasiyyet eyledi ki, vefâtından az önce:
“Kabrim için bir nişan, koymayın ben ölünce.”

Hayâtından bahsedip, önceki velîlerin,
Sonra bir nefes aldı, çok hüzünlü ve derin.

Dedi: “Onlar gittiler, atlı kâfilelerle,
Biz onları izleriz, topal bir merkep ile.

Biz tâkib ediyoruz, o büyüklerimizi,
Onların yollarından, ayırma yâ Rab bizi.”

Oğlu naklediyor ki; Babam Ali bin Şihâb,
Derdi ki: “Hep helâlden, yememiz eder îcab,

Helâlle beslenirse, bir beden tam olarak,
Ölürse, o bedeni, çürütemez bu toprak.”

Buna, bâzı kimseler, îtirâz ederlerdi,
Peygamber ve Sıddıklar, hiç çürümez derlerdi.

Babamın vefâtından, geçince yirmi sene,
Halk içinde bu mevzû, gündeme geldi yine.

Bunun doğruluğunu, görmek için âşikâr,
Babamın mezârını, bir gün gidip açtılar.

Hiç çürümemiş görüp, düştüler bir hayrete,
O zaman inandılar, bu açık hakîkate.

PAYLAŞ