Mustafa İslamoğlu’nun babası: Keşke onun babası olmasaydım

   Daru’l Hikme’den Muhammed Zahid bey, Mustafa İslamoğlu’nun babası Ahmed İslamoğlu’nu ziyaretlerini anlatıyor. Okurken insanın vicdanı sızlıyor. Bir babanın çaresizliğini görüyorsunuz adeta. Nuh Aleyhisselam’ın oğlunu gemiye alabilmek için çabalaması gibi O da oğlunu delalet kuyusundan çıkarmak için gayret ediyor. Her gleenden oğlu için dua istiyor. Oğlunun bir kitabını bile evine sokmamış. Ve en acısı da: ‘Keşke onun babası olmasaydım’ demek zorunda kalıyor…

İşte o hatıra:
   Ahmed İslâmoğlu Hoca’yı ziyaretimize gelince; Elhamdülillâh daha önce hiç duymadığımız şeyleri Ahmed İslâmoğlu Hoca’dan duyduk. Hoca kitaplarla dolu bir odada hasta bir şekilde yatmasına rağmen bizim geldiğimizi görünce toparlandı ve önemli nasihatlerde bulundu. Hoca’da beni en çok etkileyen sünnet-î seniyyeye olan bağlılığıydı. Şeker ikram ettiğinde, iki adet şeker alanlara; ‘Ya bir tane daha şeker al, ya da bir tanesini geri bırak. Allah tektir teki sever’ diyerek çok tatlı bir üslûpla bizleri karşılamıştı. Çayımızın şekerini nasıl karıştırmamız gerektiğinden, saatimizi sağ kolumuza takmanın daha uygun olacağına kadar pek çok konuda bizleri bilgilendirdi. Talebe olmamıza rağmen sakal bırakmamız konusunda da ciddi teşvikleri ve duaları oldu. Dedim ya hasta olmasına rağmen bizimle özel ilgilendi. Bunda kendisinin de mürşidi Yahyalılı Hacı Hasan Efendi’nin evlâdları olmamızın payı elbette büyüktü. Yani Ahmed İslâmoğlu Hoca bizim hem büyüğümüz, hem muhterem bir hocamız hem de ihvanımızdı. Rabbimiz Hoca’ya sağlık sıhhat versin.

  Ahmed İslâmoğlu Hoca’yı ziyaret ettiğimiz günler, oğlu Mustafa İslâmoğlu’nun hayli etkili olduğu, hatalı görüşleri insanlara empoze etmekte tavan yaptığı günlerdi. Kendi adıma konuşayım, Ahmed Hoca’nın oğlu Mustafa İslâmoğlu ile alakalı bir iki şey söylemesini temenni etmiyor değildim. Ahmed İslâmoğlu Hoca’nın, oğlu ile alakalı söylediklerini duyduğumuzda ben de dâhil hepimiz hem çok üzüldük, hem de tabir-î caizse ağzımız açık kaldı. Ahmed Hoca’nın, Mustafa İslâmoğlu ile alakalı söylediklerini birkaç paragrafta ele alalım;

   Bilindiği gibi Ahmed İslâmoğlu Hoca, Ali Eren’e yazdığı mektupta oğlu Mustafa İslâmoğlu’nun saptığını ve insanları da saptırdığını yazmıştı. Ahmed Hoca’nın bizim yanımızda söylediklerini duyunca bu mektubun kesinlikle doğru olduğuna kanaat getirdim ve zerre kadar şüphem kalmadı. Ahmed İslâmoğlu Hoca, Mustafa İslâmoğlu’nun hidayeti için bizlerden dua istedi ve ekledi; ‘Mustafa’nın hidayeti için ziyarete gelen dostlarımdan özel dua istiyorum.’ Gerçekten de üzücü bir tablo ile karşı karşıyaydık. Hatta bir ara ‘Keşke onun babası olmasaydım’ şeklinde hepimizi derinden yaralayan bir ifade kullandı. Bir babanın evlâdı hakkında bunları söylemesi ne kadar da acı değil mi? Rabbimiz Ahmed Hoca’nın ve dua istediği zatların dualarını kabul buyursun da Mustafa İslâmoğlu’na hidayet versin.

  Ahmed İslâmoğlu Hoca, Mustafa İslâmoğlu’nun kustuğu zehirlerden de bahsetmeyi ihmal etmedi. Çünkü hidayeti için dua istenilen birisinin bir şeyler yapmış olması lazım ki hidayet çizgisinden uzaklaşmış olsun ve hidayeti için dua edilsin. Öyle değil mi? Ahmed Hoca benim çok dikkatimi çeken ve sizin de şaşıracağınızı düşündüğüm şu ifadeleri kullandı; ‘Bugüne kadar Mustafa’nın bir tane bile kitabını evime sokmadım, sokmam da.’ Ardından Mustafa İslâmoğlu’nun kitaplarında kullandığı yöntemlere de değinerek kelimeleri şeytanca kullandığını, birçoklarına hiç fark ettirmeden zehrini empoze ettiğini açıkça dile getirdi. Eğer Mustafa İslâmoğlu’nun batıl düşüncelerinden dönmezse kendisiyle birlikte peşinden giden onbinlerce insanı da helâk edeceğini anlattı. Ahmed Hoca’nın anlattığı şeyler son derece önemli olmakla birlikte bir o kadar da üzücüydü maalesef…

   Ahmed Hoca’nın temas ettiği bir diğer husus ise Mustafa İslamoğlu’nun tasavvufla ilişkisine dairdi. Şimdi bazılarınız Mustafa İslâmoğlu’nu tasavvuf ve tarikat münkiri olarak görüyor olabilirsiniz ve doğal olarak da; ‘Mustafa İslâmoğlu ve tasavvuf? Ne alaka?’ diye sorabilirsiniz. Mustafa İslâmoğlu sanılanın aksine baştan beri tasavvuf münkiri olan veya tarikata mesafeli duran birisi değildir. Kendi resmî sitesinde yer alan bilgide ifade edildiği gibi Mustafa İslâmoğlu küçük yaştan itibaren Yahyalı Dergâhı’ndaki manevî havayı tenefüz eden birisidir. Bildiğiniz gibi Mustafa İslamoğlu’nun edebiyatçı yönü de var. Ahmed İslâmoğlu Hoca’nın naklettiğine göre Mustafa İslâmoğlu’na mahlasını Yahyalılı Hacı Hasan Efendi vermiş, Mustafa İslâmoğlu da silsilede yer alan mürşidlerden Mahmud Sami Ramazanoğlu Efendi için şiirler yazmıştır. Bu bilgileri bizzat Ahmed İslâmoğlu Hoca ziyaretimiz sırasında anlatmıştır. Gelin görün ki Mustafa İslâmoğlu bugün rabıta konusunda beşik şeyhi Ferit Aydın’ın kitaplarını tavsiye edebilecek kadar yozlaşmıştır. Ahmed Hoca’nın isteği üzerine Mustafa İslâmoğlu’nun hidayeti için dua ediyoruz.

BABALARA KULAK VERİN!
   Değerli kardeşlerimiz bu babalara kulak veriniz. Bakın mesela Edip Yüksel’in babası da kendi oğlunun bir mürted olduğunu açıklamıştır. Edip Yüksel’in uyarak sapıttığı Reşat Halife’nin babası da oğlunun kafir olduğu ve katlinin vacip olduğu fetvasını vermiştir.

   Bu çok acı bir tablodur… Ancak bu kişileri takip edenler, bu kişileri en iyi tanıyan babalarına kulak versinler. Bir kişinin çocuğu hakkında bu ifadeleri kullanması hele hele Allah’a tevekkülde zirve olan bir insanın “keşke benim çocuğum olmasaydı” demesi çok basit bir hadise değildir. O yüzden bu insanları takip edenler bir değil bin kere daha düşünsünler.

   Bu arada bizlerde Ahmed İslamoğlu’nun isteği üzerine oğlunun hidayeti için çok dua ediyoruz…
Rabbimiz, neslimizden inkârcı, küfür ehli kimse yaratmasın… Böyle acılar yaşatmasın…

www.ihvanlar.net
-MUSTAFA İSLAMOĞLU’NUN BABASININ YAZDIĞI MEKTUP-
-MUSTAFA İSLAMOĞLU HAKKINDA SİTEMİZDEKİ DEŞİFRELER-

PAYLAŞ