Nisa Suresi 60. ayet ve Tağuta Muhakeme Meselesi

   Bu konuda değerli hocaefendilerin uzunca yazıları var. Bu uzun yazıları okumayacağınızı bildiğimizden, meseleyi başka cihetten ele alıp halkın anlayacağı dilde kısaltarak anlatacağız.
   Bir takım insanlar Nisa 60. ayeti öne sürerek günümüz mahkemelerine müracaat etmeyi küfür olarak görmekte, bunu yapanın kafir olduğunu iddia etmektedirler.
   Biraz araştırdık.
   Bunu iddia edenler nedense Nisa 60. ayetin bir kısmını almışlar önünü ve sonunu bırakmışlar. Şu kısmı alıyorlar:
   “Tağutun hükmüne başvurmak istiyorlar. Hâlbuki onu inkâr etmekle emrolundular” (en-Nisa 60)
   Ayetin tamamı, önü ve arkası hesaba katılmadan ortaya atılan bu iddia “sarhoşken namaz yaklaşmayın” ayetinin “namaza yaklaşmayın” kısmını almak gibi.
AYETİ İNCELEYELİM
   Biz ayeti tefsirleri açarak tahlil ettik. Bilinmesi gereken noktaları tespit ettik.
    Ayetin manası şöyle:
   “Sana indirilene ve senden önce indirilenlere iman ettiklerini iddia eden­leri görmedin mi İnan­mamaları emrolunmuşken Tâğût’un önünde muhakeme edilmelerini isterler. Halbuki şeytan, onları uzak bir sapıklıkla saptırmak istiyor.”
1- Sana indirilene ve senden önce indirilenlere iman ettiklerini iddia edenler
   Burada “sana indirilene” ifadesinden kasdedilen Ensar’dan bir münafık “Senden önce indirilenlere” ifadesinden kasıt ise Yahudi’dir.
2- Tağut: Ayette geçen Tağut, azgın Yahudilerden biri olan Ka’b b. Eşref­tir
3- Tağutun önünde muhakeme: Münafığın, Hazreti Pey­gamber (Aleyhisselam) yerine Ka’b ibnu’l-Eşref’in hüküm vermesini istemesidir.
NUZÜL SEBEBİ
   İbn Abbâs’tan rivayette o şöyle anlatıyor: el-Culâs ibnu’s-Sâmit, Muattib ibn Kuşeyr, Rafı’ ibn Zeyd ve Beşîr müslüman olduklarını iddia ederlerdi. Bir keresinde kavimlerinden bazıları ile bir ihtilâfları oldu da onların kavminden müslüman olanlar bunları, aralarındaki ihtilâfta hüküm vermesi için Hazreti Pey­gamber (Aleyhisselam)’a gitmeye davet ettiler. Bunlar ise kavimlerinden müslüman olup da o anlaşmazlığa düştükleri kimseleri câhiliye kâhinlerine gitmeye çağırdılar. İşte bunun üzerine Allah Tealâ bu âyet-i kerimeyi indirdi. Haberi İbn Ebî Ha­tim, İbnu’l-Munzir ve İbn İshak tahric etmişlerdir.
   Yani kısa açıklamak gerekirse:
1- Allah ve Resulünün hükmünü bırakıp başka yere müracaat edilmiştir
2- Allah ve Resulünün hükmüne çağırıldığı halde başka yere müracaat etmeyi İSTEMİŞTİR
3- Bu müracaatı yapan kişinin iman etmiş gibi görünen münafık olduğu anlaşılmaktadır.
4- Hakkın ortaya çıkmaması için başka bir merci aramıştır.
ALLAH’IN HÜKMÜNE RAZI OLMAMAK
   Ayetin tamamını, nuzül sebebi ve sonrası birlikte değerlendirildiğinde şu sonuç ortaya çıkmaktadır:
a)  Allah’ın ve Resulünün hükmünün geçerli olduğu devlet yönetimi şeklinde (yani şeriat sisteminde) şeriata alternatif olarak ortaya koyulan mahkemeler birer tağuttur.
b) Bir alternatifin olması için şeriatın hakim olması gerekmektedir. Bu gün şeriat hakim olmadığı yani Allah ve Resulünün hükmü uygulanmadığı için diğer mahkemeler bir alternatif mesabesinde değildir.
c) Allah ve Resulünün hükmünün icra edildiği mahkemeler olduğu takdirde bir Müslümanın Allah ve Resulünün hükmüne razı olmayıp başka bir merciye müracaat etmesi Tağut’a müracaattır. Bu gün böyle bir şey söz konusu değildir yani Allah ve Resulünün hükmüne çağıran bir şeriat mahkemesi yoktur.
   Dolayısıyla;
   Beşeri kanunların icra edildiği mahkemeye başvuran bir insan Allah’ın hükmünü bırakmış tanımamış değildir. Çünkü Allah’ın hükmünün icra edildiği bir mahkeme söz konusu değildir. “ben Allah’ın hükmünü tanımıyorum” da dememektedir. Çünkü böyle bir çağrı ve mahkeme yoktur.
   Bu hüküm, Allah ve Resulünün hükümlerinin hakkıyla icra edildiği şeriat mahkemesi olduğu takdirde geçerli olur ki, bir kimse bu mahkemeyi tanımayıp başka bir merciye başvursa o merci Tağut sayılabilir. Bir sonraki ayet de bunu açıklamaktadır:
  “Münafıklara, “Allah’ın indirdiğine (Kur’an’a) ve Peygambere gelin” dendiği zaman onların senden büsbütün uzaklaştıklarını görürsün.” (Nisa 61)
   Allah ve resulünün hükümlerinin icra edildiği yerde “gel şeriata gidelim” denildiğinde bundan ancak münafıklar yüz çevirir.
   Şöyle bir misal verecek olursak: Şayet Türkiye’de Allah ve Resulünün hükümlerinin icra edildiği şer’i mahkemeler kurulu olsaydı, alacak verecek konusunda anlaşmazlığa düşen iki şahıs aralarında tartışıp biri:
– “Haydi, şeriat mahkemesine gidelim,” deyip diğeri
– “Ne gerek var şeriat mahkemesine, falanca yerdeki dernek bizim aramızda hüküm verir” dese ve Allah’ın hükmünden yüz çevirseydi şu halde gidilen yer tağut olur, giden de hakiki bir Müslüman olamazdı.
   Hali hazırda böyle bir durum yok zaten.
   Ve
   Şeriat hükümlerini devlet icra eder. Devlet bu sisteme sahip değilse insanlar bunu kendileri tatbik edemez. Şeriat mahkemesinin olmadığı yerde, o mahkemeyi bırakıp gidecek bir alternatiften de söz edilemeyeceğinden şuan ki mahkemelere başvurmanın küfre götürdüğü iddiası asılsızdır.
   Bununla birlikte Allah ve Resulünün hükmüne karşı olup bu günkü mahkemeleri yegane hüküm veren merci olarak benimsemek İslam ile bağını kesenlerin takınacağı tavırdır.
www.ihvanlar.net

PAYLAŞ