Müslümanları Türk Kürt diye bölebilirler mi?

Hemen her önemli toplantının, konuşmanın , şehid cenazelerinin . sıkıntılı anların değişmeyen sihirli sözüdür
” … . aman bir ve beraber olalım. bugün birlik ve beraberliğe her zamankinden daha çok muhtacız ….. ” iyi de bu nasıl olacak, bunun formülü nedir?” dediğinizde çoğumuzun motoru hemencecik hararet yapar ve su kaynatır ne hikmetse. Elbette bize lazım olan birlik ve beraberliktir ve formülü de Al-i İmran suresi- 103. ayeti kerimedir “Hepiniz
birden Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın ve ayrılığa düşmeyin. Allah’ın üzerinizdeki nimetini düşünün . Sizler birbirinize düşman idiniz de o sizin kalplerinize ülfet meydana getirdi de kardeş oldunuz; bir ateş çukurunun kenarında idiniz de o sizi oradan kurtardı. Şimdi size ayetlerini böyle açıklıyor ki ona doğru gidebilesiniz.”

Her şeyi yoktan var eden kainatın sahibi yüce rabbimiz bizden açıkça istediği şey Kur’an’a yapışmamız ve ayrılığa düşmememizdir. Şimdi bu iki emri ilahiye biraz daha yakından bakalım .

Kur’an’a yapışmamız nasıl olacak.

Elbette emir ve yasaklarına tabi olarak. İyi de rabbimiz namazı
emrediyor ama hangi şeye namaz diyeceğiz. ne yaparsak namaz kılmış oluruz. Bu konuda
Kur’an’da detaylı bir bilgi yok. Mesela öğle namazı kaç rekattır Kur’an’da belirtmiyor . Bu ve buna benzer daha pek çok şey ne olacak o zaman? Kur’an’a yapışmamız nasıl olacak? Kur an-ı en iyi anlamış ve yaşamış kim ise ona bakmamız lazım değil mi? Yani canlı Kur’an olan Resulüllahın sünnetine bakacağız.

Demek ki Resulüllahın bazı uygulamaları bize farz mesabesinde hitabeder. Öğle namazını dört rekat kılmayı biz ResOlüllaha bakarak öğrenebiliriz. Öğle namazının farzını üç rekat kılarsak ne olur? Namaz olmamış olur, yeni baştan kılınması gerekir. Buradan da anlıyoruz ki; “Kur’an’a yapışın” emri “Kur’an’la beraber Resulullaha’da sarılın” demektir.

Ayeti kerimede geçen “Ayrılığa düşmeyin” emri nasıl hayata geçecek?

Bunun için yine Efendimizin hayatına bakmamız gerekir. Medine)’e hicretlerinde orasının en eski mukimleri Evsliler ve Hazreçliler vardı. Uzun yıllardır kanlı bıçaklı küs idiler. Bu iki kabileyi Resulüllah barıştırdı ve kardeşlik tesis etti. Zaman zaman aradaki münafıkla müminlerin aralarına fitne sokmak istediklerinde yine Resulüllah
hakemlik ediyor ve fitne ateşinin büyümesini önlüyordu. Bu insanlığa yaptığı hizmetlerinden dolayı gün bizlerde aile içinde bile olsa bir takım huzursuzluğa ve ayrılığa düştüğümüzde Kur’an’a ve Efendimiz Sallallahü Aleyhi Ve selleme koşmalıyız ve onlar ne hüküm verirlerse ona içimizde bir sıkıntı olmadan tabi olmalıyız.

Maalesef müminler dertlerini ve aralarında anlaşmazlığa düştükleri hususları kardeşler arasında kendileri değil de başka kapılarda çözmeye çalıştıkları için İslam dünyasının başı sıkıntı ve ıstıraplardan bir türlü kurtulmuyor.

PAYLAŞ