Namazları cem etmek caiz midir?

Namazların cem edilmesi yani iki namazı birleştirerek kılmak

Bundan maksat: Öğle ile ikindi namazının, öğle namazının veya ikindi namazının vaktinde; bir de akşam ile yatsı namazının, akşam namazı veya yatsı namazı vaktinde kılınmasıdır. Eğer bu, ilk namazın vaktinde yapılırsa, “cem’i takdim”; ikinci namazın vaktinde yapılırsa, buna da “cem’i tehir” denir.

Ayet-i kerime1, hadis-i şerifler ve Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin hayat boyu fiili tatbikatı gereğince; “her namazın kendi muayyen (belirli) vakti içinde kılınması” bütün ehli sünnet mezhep ve müçtehidlerinin icması ile karar kılmış bir prensiptir. Ve bu prensibin iki istisnası bulunmaktadır:

1- Hac yapanların arefe günü Arafat’ta vakfeden önce öğle ile ikindi namazını, tek ezan ve iki kamet ile öğle vaktinde (cem’i takdim) kılmaları

2- Hac yapanların Arafat’tan Müzdelife’ye geldikleri bayram gecesi Müzdelife’de akşam ile yatsı namazını, tek ezan ve kametle yatsı namazı vaktinde birleştirerek (cem’i tehir) kılmaları.

İşte yeri ve zamanı belirli bu iki durumun dışında cem’i takdim ve cem’i tehir yapılması kesinlikle caiz değildir.2 Her namazın vaktinde kılınması gerekmektedir. Bunun dışında özürsüz olarak iki namazı cem edenler hakkında uyarı ve tehditler içeren hadis-i şerifler de varid olmuştur.3 

Hacda Arafat ve Müzdelife’deki cem’i takdim ve cem’i tehir konusunda müçtehidler arasında tam bir ittifak vardır. Fakat bu iki durum dışındaki zaman ve yerlerde ( seferlik halinde, şiddetli yağmurlu havada, ağır hastalık halinde, çocuk emzirmek, acziyet ve özür sahibi olmak) namazın birleştirilmesi konusunda ise, mesele ihtilaflıdır. Bu nedenle en doğrusu, bu ihtilafa düşmemek için namazları birleştirmekten vazgeçmektir. Çünkü aksi daha doğru olsaydı, Sevgili Efendimiz (S.A.V.) seferilik halinde farz namazların iki rekât kılınmasını emrettiği gibi, böyle yapılmasını da emrederdi.

Aslında Arafat ve Müzdelife dışında iki namazın birleştirilmesi, şeklen olmuştur. Çünkü iki namaz kendi vakitleri içinde kılınmış fakat ilk namaz vaktin sonuna kadar geciktirilmiş ve ikincisi de hemen vaktin başında kılınmıştır.

Ve bu uygulama, hac vazifesi dışında normal yolculuk, ağır hava şartları, hastalık ve benzeri darlık zamanlarında, öğle ve akşam namazlarının son vakitlerinde, ikindi ve yatsı namazlarının da ilk vakitlerinde kılınması mümkün olup dinimizin bizlere getirdiği bir kolaylıktır.

dipnot

(1) Bakara Suresi:238
(2) İbn-i Abidin:1/255-256
(3) İbn-i Ebi Şeyme, el Kitabul Musannef:2/212, No:8252-8253-8256

PAYLAŞ