Nebe Suresi (Amme) Tamamı Tefsirli Meali


1. O (kâfir ola)nlar birbirine neyi soruyorlar?
2, 3. (İnanıp inanmamakta) ayrılığa düştükleri büyük haberi mi?
4. Hayır! (Bu konu ihtilaf mevzuu olamaz.) Yakında (ölünce gerçeği) bilecekler.
5. Sonra yine hayır! (Diriliş inkar edilemeyen bir mevzudur) Yakında (sordukları şeyin gerçekleşmiş olduğunu görünce hak olduğunu) bilecekler!
6, 7. Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı?
8. Sizi (erkekli-dişili) eşler halinde (çifter çifter) yarattık
9. Uykunuzu bir dinlenme kıldık
10. Geceyi bir örtü yaptık
11. Gündüzü de çalışıp kazanma zamanı yaptık
12. Üstünüzde yedi kat sağlam göğü bina ettik.
13. (Orada) alev alev yanan bir kandil yarattık
14. Suyu çıkarılmak üzere (rüzgar tarafından) sıkılan (bulut)lardan da bolca dökülen bir
su indirdik!
15, Tâ ki onun sebebiyle (topraktan) taneler ve bitkiler çıkaralım!
16. (Ağaçları ve dalları) birbirine dolaşan kıymetli bostanları da!
17, Şüphesiz (iyi ile kötü ve haklıyla haksız arasında) ayırım yapma günü (olan kıyamet),
(yaratılanların en büyük mahkemede toplanması için) belirlenmiş bir zaman olmuştur!
18. Sûr’a üflendiği gün, bölük bölük Allah’a gelir­siniz.
19, O gün gökyüzü (meleklerin inmesi için yarılıp) açılır ve orada pek çok kapılar oluşur…
20 – Dağlar (yeryüzünden koparılıp) yürütülür, (güneş vurduğunda su gibi gözüken tozlardan ibaret) serap haline gelir.
21, 22. Azgınların barınağı olacak cehennem de (avını yakalamak için) pusuda bekler.
23, 24, 25, 26. (Azgınlar) orada çağlar boyu kalır­lar, orada bir serinlik ya da bir içimlik meşrubat tad-mazlar, ancak dünyada yaptıklarına uygun karşılık ola­rak kaynar bir su ve irin tadarlar.
27, Çünkü onlar hesabı ummazlardı.
28, Bizim âyetlerimizi yalanladıkça yalanlamışlar­dı.
29. Biz ise her şeyi tam bir yazmayla onu (Levh-i Mahfûz’da) kaydetmişizdir!
30. (Bundan sonra Cehennemde yanan kafirlere), “Tadın (azabı!) Size azaptan başka bir şeyi çoğaltmayacağız!” denilir.
31- Takva sahipleri için (her arzularına kavuşma ve her türlü sıkıntıdan) büyük bir kurtuluş vardır.
32- (Türlü meyveler barındıran) bostanlar ve üzümler
33- Göğüsleri henüz kabarmaya başlamış yaşıt eşler!
34- Bir de (cennet) şarap(ı ile) dolu kâseler!
35- Onlar orada ne boş bir söz, ne de bir(birini) yalanlama duymayacaklardır!
36- Senin Rabbinden olan büyük bir karşılık ve yeterli bir bahşiş olarak!
37. O göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbi Rahmân’dan ki; bütün mahlûkat (korkularından) O’na hitâbta bulunmaya güç yetiremezler
38. O gün Rûh (Cebrail) ve Melekler saff olup ayakta duracağı gün, (cin ve insanlar) konuşamazlar. Ancak o Rahmân’ın (şefaat için) izin verdiği doğru söyle­yen müstesna.
39. İşte sana! (kesin gerçekleşecek olan) hakkın (ve hakikatin) ta kendisi ancak o gündür! Artık kim (o gün ebedî azaptan kurtulup sonsuz rahmete ulaşmayı) dilerse Rabbine doğru bir dönüş yolu edinir.
40. (Ey inkarcı kafirler) Şüphesiz biz sizi, kişinin önceden (dünyada) elleriyle yaptıklarına bakacağı ve inkarcının, “Keşke (hayvan olaydım da onlar gibi) toprak olaydım!” diyeceği günde gerçekleşecek olan yakın ve büyük bir azaba karşı uyardık.
NEBE’ SURESİ
   Kur’an-ı Kerim’in yetmiş sekizinci suresi. Kırk ayet, yüz yetmiş üç kelime ve yedi yüz yetmiş harften ibarettir. Mekkî surelerden olup, Mearic süresinden sonra nazil olmuştur. Adını “Kıyamet ve ahiret gününden haber” anlamındaki, “en-Nebe”‘ kelimesinden almıştır.
www.ihvanlar.net

PAYLAŞ