Yusuf Kaplan gençlere seslendi

Çağrı’sı çağ’ını kuramayan bir çağrı’nın da, o çağrı’nın bağlı’larının da varlığından ve yaşadığından sözedilemez.

Çağrı, çağ’ını kurmak, insanlığa hakikat çağlayan’ının leziz suyundan kana kana içirmek için vardır.

Daha önce yayımlanan bu gençlik manifestosunu hafifçe tozunu alarak yeniden yayımlıyorum. Küçük bir kıvılcım çaktırabilir, belki, diye…

Ey Genç!

Mekke’de Müslüman zihni, idraki, şahsiyeti ve dili inşa edildi. Medine’de bu Müslüman zihni, idraki, şahsiyeti ve dili, Yer’ini, zeminini buldu, dünyasını kurdu.

Mekke’de Çağrı “kuruldu”, Medine’de bu İlâhî Çağrı, Nebevî Çağ’ı kurdu. İkisinin hâsılasından, zamanlara ruh üfleyen Hakikat Medeniyeti Çağlayanı doğdu.

Ey Genç!

Sen, rahmet peygamberinin ümmeti, insanlığın yükünü omuzlarında hisseden, bu büyük mesuliyetle insanlığın önünü açacak hakikat medeniyetinin öncü neferisin!

Unutma: Kur’ân, Hakikat’in Ses’i, Efendimiz (sav) Nefes’idir.

Hakikat’in ses verebilmesi, zaman-mekân’ın özü ve özeti, Sünnet-i Seniyye ile imkân dâhiline girebilir: Hakikat’in diriltici Ses’i, fıtratın tâ kendisi Sünnet-i Seniyye, kişide hem sûret hem de sîret hâline geldiği zaman nefes verebilir, nefes üfleyebilir, daha önemlisi de Nefes olabilir insanlığa!

BÜYÜK RÜYALARIN VE İDDİALARIN SAHİBİ BİR GENÇLİK!

Ey Genç!

İddian yoksa rüya göremezsin. Rüyasını göremediğin bir iddiayı hayata geçiremezsin.

Yalnızca büyük rüyaların ve iddiaların sahibi kişiler, bu rüyaları ve iddiaları hayata geçirme azmi ve cehdi ile yola koyulan öncü nesiller, geleceğe yürüyebilir, geleceğin yol haritasını hazırlayabilirler.

Yeter ki, niyetimiz salih ve sahici olsun!

Yeter ki, idrakimiz, nebevî olsun!

Yeter ki, ahlâkımız esinini ve besinini sarsılmaz ve savrulmaz, muhkem ve muazzez bir ilâhî hakikat aşkından ve ışığından alsın!

Yeter ki, hakikat tohumlarını toprağa düşürecek İlâhî şiarlara, Nebevî şuura, sonsuz hakikati beşerî şiire durduracak hakikat medeniyeti yolculuğuna çıkacak samimiyete, fedakârlığa, alçakgönüllülüğe, biliş, oluş ve varoluş erleri olma mükellefiyetlerine ve mesuliyetlerine sahip sahabe ruhuyla donanan “şafak yağmurları” olabilelim.

Yeter ki, biz, işaret parmağımızı ötelere ayarlayacak bir aşkla, şevkle ve coşkuyla donanabilelim ve tıpkı Mekke süreciyle dalga-kıracak, Medine süreciyle dalga-kuracak ve Medeniyet süreciyle dalga olacak uzun bir hakikat yolcuğuna çıkmaya hüküm giyebilelim…

Unutma: Yol sefasını sürenlerle değil, cefasını çekenlerle yürünür.

EY GENÇ! KALK VE NEBEVÎ HAKİKAT BAYRAĞINI DALGALANDIR!

Ey Genç!

Bütün insanlık, hakikat pınarından kana kana içmek için seni bekliyor!

Tıpkı Hz. Adem aleyhisselâm gibi ubûdiyet ve hilâfet mükellefiyetine sahip bir şuurla, taze bir başlangıç yapmalı, insanlığı Hakkın hakikatiyle buluşturacak bir fütûhât-ı medeniyye yolculuğuna hazırlanmalısın!

Tıpkı Hz. Nuh aleyhisselâm gibi, şirk sularında boğulan ve yolunu şaşıran insanlığı gemisine alabilecek bir Hakk aşkı ve hakikat coşkusuyla donanmalısın!

Tıpkı Hz. Eyüp aleyhisselâm gibi, sabır ateşinde yanmalı, pişmeli ve olgunlaşmalısın!

Tıpkı Hz. İbrahim aleyhisselâm gibi, Nemrut ateşini “sâkin ol, sükûn bul ey ateş!” diyerek söndürebilmeli; insanlığı ezelî hakikat ufkuna kavuşturarak ebedî sekînet yurduna ulaştıracak teslimiyeti gösterebilmeli; dünyayı köleleştiren, dünyamızı cehenneme çeviren, insanları içlerinden vuran ego putlarını, para putlarını, kariyer putlarını, bilumum azmanlık putlarını yere serebilecek muhkem bir Hakk dostu ve hakikat umudu olabilmelisin!

Tıpkı Hz. Musa aleyhisselâm gibi, olmazları oldurtacak, bağnazların kalbini hakikate açacak, ısındıracak HAKİKAT İLMİ’nin bilgisiyle donanarak Firavunları şaşkına çevirebilmeli, Firavunların kölelerinin büyülerini bozabilmeli, insanlığı ve bütün varlığı ötelerin şarkısına hazırlayabilmelisin!

Tıpkı Hz. İsa alayhisselâm gibi, hasta ruhlara ruh üfleyebilecek, körleşen zihinleri hakikatin hakikatine ulaştırabilecek, insanlığa, Hakkın yüce ilminden emdiğin İRFAN HAKİKATİ’ni armağan edebilmelisin.

Ve tıpkı âlemlere rahmet olarak gönderilen, bütün kelimelerin toplamı, hakikat ummanı, kâinâtın övüncü, kıvancı, öncülerin öncüsü rahmet elçisi Efendimiz (sav) gibi, ilk peygamberden itibaren, Rahman’ın rahmeti gereği gönderdiği bütün mesajları bir araya toplayan Kurân-ı Hakîm ile insanların hakkı batıldan, iyiyi kötüden, hayrı şerden, tevhid’i şirkten ayırt etmelerini sağlayacak Furkân-ı Hakîm’in zihinlere, kalplere ve ruhlara seslenebilecek HİKMET HAKİKATİ’nin sırlarını sunabilmelisin bütün insanlığa!

Ey Genç!

İnsanlık senin ilim, irfan ve hikmet menzillerinde gerçekleştireceğin, insanlığın susuzluğunu gidereceğin yolculuktan devşireceğin hakikat medeniyetinin derûnî ilim ve fikir, ulvî sanat ve hayat verimlerine susamış durumda!

İnsanlık, hakikatin özlü sözünün diriltici bir dille dile, düşünceye, hayata aktarılmasını bekleyen, bu dünyada yaşayacak ama bu dünyayı yaşamayacak, bu dünyayı aşacak bütün çağrılara ve çağlara ulaşacak, sözün özü, çağrısı çağını kuracak öncü diriliş ve varoluş erlerinin sesini ve nefesini bekliyor nefes nefese…

Görmüyor musun?

Kalk ayağa…

Ve ilim, irfan, hikmet burçlarında hakikat medeniyetinin sönmeyen nûruyla insanlığı, varlığı ve bütün dünyayı aydınlatacak, esenliğe çıkaracak, kardeşliğe, adalete ve hakkaniyete çağıracak hakikat çağının habercisi hakikat bayrağını dalgalandır!

Unutma: Dünya sana gebe, sen hakikate!

YUSUF KAPLAN – YENİ ŞAFAK

PAYLAŞ