Avam mealcilerin ibretli hali

Geride bıraktığımız bin dört yüz yıllık zaman dilimi, aynı zamanda son derece “maliyetli” ve öğretici bir tecrübeyi de içeriyor: Sünnet-i seniyye ve Sahabe-i kiramdan devralınan/öğrenilen Din konusunda zaman içinde ortaya çıkan aykırı yorumlar, farklı din tasavvurlarının neticesidir ve istisnasız hepsi de kendisini Kur’an’a dayandırmıştır. Bu durum tıpkı tarih içinde olduğu gibi günümüzde de aynen bu şekilde devam etmektedir. Nasıl ki geçmişte önce farklı tasavvurlar benimsendi ve arkasından bunlara “Kur’anî payandalar” kotarıldı, aynı durum şimdi de varlığını sürdürüyor.

Birileri seleflerimizin anladığı ve yaşadığı İslam’ın arızalı olduğu tezini yaygın bir propaganda ağı eşliğinde işledi/işliyor. Meal okumalarının büyük çoğunluğu “farklı bir din” tasavvuru arayışının ürünü olarak kuvveden fiile çıkıyor. Farklı din tasavvurları noktasında bugünü geçmişten farklı kılan en önemli husus şudur: Geçmişte farklı din anlayışlarının doğurduğu tartışmalar hemen tamamen alimler arasında cereyan ederken, bugün problem avama inmiş durumda.

Avam olduğunun dahi farkında olmayan geniş kitleler, ısrarla sevk edildikleri mealler dünyasında, kimin propagandası daha çok yapılıyorsa yahut kimin karizması daha baskınsa onun mealini tercih ederek “Kur’an’ın dünyasına” giriyor! Kahir ekseriyet, baştan sona okuduğu dahi şüpheli olan meal –diğerlerinden farklı olarak– ne söylemişse onu bayraklaştırarak müstakil fırkalar halinde tezahür ediyorlar. Her kesim, kendi davasını, okuduğu meal vasıtasıyla “Kur’an’ın gereği” olarak algılıyor ve takdim ediyor.

Meal yazarlarının Kur’an’dan anladığı neyse ondan ibaret olan “meal”, Kur’an’ın yerini alıyor ve mealin dünyasına giren kişi, “Kur’an’ın dünyasına” girdiği zehabıyla mangaldaki külleri savurmaya başlıyor!

Ebubekir Sifil Hoca “Meâllerin Dünyası” adlı yazıdan iktibas…

PAYLAŞ