Erkek ve kız kardeşler arasında miras paylaşımı nasıl olmalıdır?

Mirasla ilgili hükümleri genel olarak belirleyen ayetler Nisa suresi 11 ve 12. ayet-i kerimelerdir.

Buna göre erkek çocuk iki hisse, kız çocuğu ise bir hisse alır.

Mirasta kız çocuklarına adaletsizlik mi yapılıyor?

İslamiyet gelmeden önce Araplarda kadının sabit ve belirli bir miras hakkı yoktu ve bu konuda ona keyfi davranılıyordu.

İslamiyet ile birlikte kadına toplumda hak ettiği yer ve değer kazandırılarak miras ayetleri ile kadının mirastan alacağı hisseler belirlenerek keyfi davranışların önüne geçilmiştir.

Dinimizin kadını değersiz sayması söz konusu değildir. Aksine konu ile ilgili ayetler ile getirilen düzenlemeler, İslamiyetin kadınların hukuki şahsiyetlerini tanıdığını, onların hak ve hukukunu belirlemeye özen gösterdiğini ve haklarının zayi olmaması için tedbirler aldığını ortaya koymaktadır.

Konu ile ilgili Nisa suresi 7-11-12 ve 176. ayetler dikkatlice ve bütün olarak incelendiğinde kadına adalet yönünden bir haksızlığın yapılmadığı gerçeği ortaya çıkacaktır.

Mirastan kadına erkeğin yarısı kadar hisse verilmesi, kadının mirasçı olarak sahip olabileceği bütün durumlar için değil, sadece kadının aynı anne-babanın çocuğu olarak erkek kardeşiyle birlikte mirasçı olması durumunda söz konusudur. Kadının erkeğin yarı hissesi kadar mirastan pay alması genel bir durum ve kaide olarak algılanmamalıdır. Bazen kadın erkek ile eşit hisse de alabilmektedir.

ALLAH Teâlâ’nın mutlak adaletine iman bir yana, sadece insaf ve hakkaniyet prensiplerine dayanarak ayetler ışığında konuyu ele alacak olursak, kadına erkeğin yarı hissesi kadar pay verilmesinde haklı sebepler olduğunu görürüz. Bu sebepler:

* Anne, eş, kız kardeş veya kız çocuk; ne olursa olsun kadının geçimi kendisine ait olmayıp, baba, oğul, koca veya erkek kardeşin sorumluluğu altındadır. Kadın, çoğunlukla kendisi dışında başkalarının geçiminden sorumlu değilken, erkek kendisiyle birlikte eşinin, kız kardeşinin, annesinin geçiminden sorumludur.

* Kadın, kendi mal varlığı üzerinde tasarruf serbestliğine sahiptir. Kadın zengin dahi olsa, aile geçimi masraflarına ortak olmak zorunda değildir. Bu nedenle kadının servetinde erkeğe göre bir haksızlık ortaya çıkacaktır.

* Kadının boşanma tazminatı olan mehir, erkeğin ödemesi gereken mali bir yüktür. Kadının böyle bir borcu yoktur.

* Kadın boşandığı takdirde iddet süresince, onun barınma, yiyecek, giyecek masraflarını karşılamak, kadını boşayan kocanın görevidir. Kadının ise kocasına karşı böyle bir sorumluluğu yoktur.

* Cihadın farz-ı kifaye olduğu durumlarda, bu cihada önce erkeklerin mal ve canlarıyla katılmaları gerekmektedir.

Görüldüğü gibi mali sorumluluklar bakımından kadın, erkeğe karşı eşit olmak bir yana, avantajlı bir konumda bulunmaktadır. Pek çok konuda mali sorumluluklar erkeğe yüklenmiştir.

İşte “nimet, külfete göredir.” esasına göre erkeğe mali sorumluluklarının ağırlığına uygun olarak iki hisse, kadına ise hemen hemen hiç mali yükümlülüğü yokken bir hisse verilmiştir. Buradaki amaç, erkeği kadından üstün tutmak değil, kadın ile erkeğin külfetleri ile nimetlerinin dengelenmesi düşüncesidir.

Eğer adalet ve hikmetin kaynağı olan ALLAH Teâlâ’nın bu paylaştırması adalet değilse, yeryüzünde adalet yok demektir.

PAYLAŞ